Nikâh kıyıldığı esnada akdin sahih olması için muhatapların telaffuz ettikleri cümleye veya bu cümlenin yerine geçen işaret, yazı vb. alternatif yöntemlere sîga denir. Sîga, akdin geçerli olabilmesi için bulunması gereken beş rükünden biridir. Diğerleri; kadın, erkek, veli ve iki şahittir. İnşallah ileriki yazılarda bunlar üzerinde detaylıca duracağım.
Alışverişte olduğu gibi nikâhta da sîga; îcâb ve kabulden oluşur. Îcâb, kişinin murat ettiği şeyi muhatabına teklif etmesidir. Hanefi mezhebi hariç cumhura göre nikâh için velinin, kızını erkeğe teklif etmesi, erkeğin de bunu kabul etmesi gerekir. Yani İcap her hâlükârda veli tarafından yapılır. Kabulü ise erkek yapar. Hanbeli mezhebi hariç bütün mezhepler, sîga ile kabulden birinin diğerinden önce söylemesinde herhangi bir sakınca bulmazlar. (El Muğnî, İbn Kudâme, Mektebetü`l Kâhire c.7 s.80)
Hanefi mezhebi; kızın velisi (ya da Hanefilere göre kızın kendisi) ile damattan her kim ilk başta teklifte bulunursa, “Îcâb`ı” kendisi yapmış sayılır. Diğeri ise kabul eder. Şöyle ki erkek kızın velisine (veya kızın kendisine) “kızını benimle evlerdir” derse, veli de “kızımı seninle evlendirdim” diyerek icabet ederse, bu durumda icap damat tarafından, kabul de veli tarafından yapılmış olur. Diğer mezhepler ise ister önce, ister sonra olsun; velinin her hâlükârda “îcâb” konumunda olduğunu söylerler. Hanefi mezhebinin gittiği bu görüş, alışveriş akdindeki îcâb ve kabulde de aynıdır. İlk önce kim sîgayı telaffuz ederse, îcâbı kendisi yapmış sayılır. (Mecmeu'l Enher Şerhu Mülteka'l Ebhur, Damad Efnedî, Daru'l Kutubi'l İlmiyye, BEYRUT 2002 c.1 s.468)
Akit Sırasında Kullanılan Lafızlar: Fukahâ, nikâh “İnkâh” yani “kızımı sana nikâhladım” ya da “tezvîc” yani “kızımı seninle evlendirdim” lafızlarıyla kıyılabileceği hususunda ittifak etmiştir. Şafi ve Hanbeliler bu iki lafzı, akdin geçerli olabilmesi için zorunlu görürler. Zira Kuran`ı Kerim`de evlilikle ilgili sadece bu iki lafız varid olmuştur. Maliki ve Hanefiler ise evliliğe delalet eden her bir lafızla nikâhın sahih olabileceğini söylerler. Dolayısıyla bu iki mezhebe göre; veli, nikâhı kastederek “kızımı şu kadar parayla (mehirle) sana temellük ettim” veya “kızımı sana hibe ettim” ya da “kızımı sana sadaka olarak verdim” (tabi mehir verilmek şartıyla) şeklinde cümleler sarf ederse akit geçerli olur. Diğer iki mezhep ise “İnkâh” ve “tezvîc” lafzının olmadığı her türlü nikâhı geçersiz kılar. (Mecmeu'l Enher c.1 s.468)
Şafi mezhebine göre veli “kızımı sana nikâhladım” dediğinde erkek sadece “kabul ettim” derse nikâh geçersiz olur. Erkeğin “nikâhı kabul ettim” demesi gerekir. (Nihâyetü`l Muhtâc İlâ Şerhi`l Minhâc, Şemsuddin Er Remlî, Daru`l Kütübi`l İlmiyye 2009 c.4 s.422) Diğer üç mezhebe göre ise böyle bir zorunluluk yoktur. Sadece “kabul ettim” demesi yeterlidir.
Tüm bunlarla birlikte yukarıda geçen lafızları Arapça söyleme gibi bir zorunluluk yoktur. Başka dillerle de söylenebilir. (El Camî' Fî'l Fikhi'l İslâmî, Abdülkerim Zeydan, Müessesetü'r Risâle, BEYRUT 2012 c.6 s.86)
Yazıyla Sîga: Dilsiz olanlar, kabulü işaretle veya yazıyla belirtir. Konuşmaya güç yetirenlerin yazıyla bunu belirtmesine gelince; bu da îcâb ve kabul sahiplerinin akit meclisinde bulunması ile bulunmamasına göre farklı hükümler alır. Mezheplerin tamamına göre mecliste hazır olduğu halde telaffuzla değil de yazıyla sîgayı belirten kimsenin nikâhı geçersizdir. Dolayısıyla günümüzde mevcut olan nikâh defterlerine telaffuz olmaksızın sadece imza atmakla evlilik gerçekleşmiş sayılmaz.
Akit kıyıldığı esnada uzak bir yerde olan kimseye gelince; Hanefi ve Hanbelilere göre uzakta olan kimseye yazılı bir şekilde “seninle evlendim” veya “seni nikâhladım” denilir de, mektubu alan veli şahitlik etmeleri için bunu iki kişiye gösterirse nikâh gerçekleşmiş olur. Şafi mezhebi ise her iki durumda da mektup üzeri nikâh akdini geçersiz sayar. Tabi bu mektup damat tarafından değil de veli tarafından yazılsa da hüküm aynıdır. Bu durumda erkeğin, aldığı mektubu şahitlere göstermesi gerekir. (a.g.e c.6 s.90)
Sîga Kullanıldıktan Sonra Nikâhtan Cayma: Alışverişte geçerli olan meclis muhayyerliği yani yapılan akitten cayma ve dönme hakkı, Maliki mezhebi hariç diğer mezheplerin tamamına göre geçersizdir. Mesela nikâh kıyıldıktan sonra taraflardan birinin “ben vazgeçtim, benim bundan cayma hakkım var” demesi, cumhura göre anlamsız ve boş bir sözdür. Zira artık nikah kıyılmış, bununla ilgili inisiyatif tamamıyla erkeğin boşanmasına bırakılmıştır. Velinin ya da kızın bundan vazgeçme hakkı yoktur. (El Mevsûatü'l Fikhiyyetü'l Kuveytiyye c.41 s.242)