Ödeme emri niteliği taşıyan ve belirli bir bankayla anlaşmalı olan birinin karşı tarafa verdiği imzalı senetlere çek denmektedir. Borcun veya ticari karşılıkların sağlamlaştırılması açısından çeklerle muamelede bulunmak günümüzde gittikçe yaygınlaşmış ve ticari hayatın olmazsa olmazlarından olmuştur. Öyle ki borç veren bu vesileyle, verdiği borcu sağlama almış olacak ve olası mağduriyetlerin önüne geçerek yaptırım gücü bulunan bankayla borçluyu baş başa bırakmış olacaktır. İslam âlimleri, usulüne göre yapılan çekli muamelelerin caiz olduğu hususunda görüş birliği içerisindedir. Fakat söz konusu senetlerle ilgili yapılan hileleri de göz önünde bulundurarak tüccarlarımızı birkaç hususta uyarmak istiyorum.

Çek kırdırma, en fazla duyduğumuz hilelerden biridir. Öyle ki kişi karşı taraftan aldığı çekin müddeti gelmeden önce anlaşmalı olan bankaya gidiyor. Acil para ihtiyacından dolayı erkenden parasını alıyor. Bunun karşılığında da banka yüzde dört ile yüzde yedi arasında bir kesim yapıyor. Bu muamelenin açıktan faiz olduğunu şu şekilde izah etmekte fayda vardır; aslında bankanın verdiği karşılık ile çek arasında hiçbir bağlantı yoktur. Zira çeki kırdırmak isteyen kişi bankadan belirli miktarda para alıyor ve aldığı bu meblağın daha fazlasını, çekin asıl tarihi geldiğinde bankaya vermiş oluyor. Yani yüzde yediye varacak kadar bir miktarda faiz cereyan ediyor. Bankadan alınan bu paranın çekle ilişkisi, ödeme vakti geldiğinde bankanın öyle ya da böyle bir şekilde çeki yazandan bu karşılığı temin etmesidir. Zira bankanın devlet desteğiyle yaptırım gücü bulunduğundan bunu rahat bir şekilde temin etme gücü vardır. Velev bu durum hacze varsa dahi.. Kimileri bunu cahilliğinden dolayı yaparken diğer bazıları da bu durumun faizle ilgisinin bulunmadığını iddia etmektedir. Hâlbuki söz konusu muamele detaylıca incelendiğinde meselenin faizden hiçbir farkının bulunmadığı görülecektir. Meşhur fıkhî bir kaideye göre: “Akitlerde itibar edilen; kasıt ve manalaradır, lafız ve kalıblar değildir.” Çek kırdırmadaki kasta baktığımızda itibar edilen mana net bir şekilde görülecektir.

Söz konusu sıcak parayı elde etmenin banka aracılığıyla çek kırdırarak değil de sadece yazan ile alan arasında gerçekleşecek şu yolla bu duruma çözüm bulunabilir; çeki alan kimse, çeki yazan kişiye daha erken tarihte yazma şartıyla borçtan bir miktar iskonto yapma talebinde bulunabilir. Yani borcun erken ödenmesi durumunda miktardan biraz indirim yapılmış olacak ki fıkıh kitaplarında bu mesele “Borcunu indir, erken versinler." (Hâkim, Taberani) hadisiyle caiz görülmüştür. Aynı şekilde bunun da haram olduğuna delalet eden rivayetler de yok değildir. Fakat aralarında Abdullah Bin Abbas, Zeyd Bin Sabit, İbni Teymiyye ve talebesi İbnu Kayyim, Hanefi fuhasından İbnu Abidin asri âlimlerden Vehbe Zuhayli gibi âlimlerin yer aldığı fukaha erken verme şartıyla yapılan iskontoyu caiz görmüştür. Aynı şekilde İmam Şafi ve Ahmet Bin Hanbel'in de bu görüşe gittiğine dair rivayetler vardır.

Çekle ilgili bir diğer önemli husus da vadesi bulunan çeklerle altın alma meselesidir. Malum olduğu üzere altının borçla alınması “Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, tuz tuzla misli misline, müsavisi müsavisine ve elden ele peşin olarak takas edilmelidir. Şayet bu sınıflar başka şeylerle değiştirilirse elden ele olmak şartıyla istediğiniz gibi (fazlalaştırarak) satabilirsiniz.” (Müslim) hadisiyle nehyedilmiş ve faizle eşdeğer tutulmuştur. Eğer parayla altın alınacaksa bunun peşin parayla elden ele olması gerekir. Çekte ise durum böyle değildir. Zira çekin karşılığı ileriki tarihte elde edilmektedir.