15 Temmuz gecesi Ülkeye açılan savaş, normal bir Askeri Darbe Kalkışması değildi. Olan şey, “içeride yer alan satılmış hainler ile onlara akıl ve destek veren dış güçlerin ortaklaşa gerçekleştirdiği Ülkeyi İŞGAL Hareketi idi.”

Ülke işgal edilmek isteniyordu fakat Yüce Allah`ın yardımı ve halkın özellikle Cumhurbaşkanına sahip çıkarak meydanlara inmesi sonucu bu işgal hareketi sonuçsuz kaldı. Halk Cumhurbaşkanına sahip çıktı ve Cumhurbaşkanı da halkın yanında yer alıp meydanları terk etmedi ve karşılıklı cesaret hamleleri gösterdiler. Burada halk ve Cumhurbaşkanı karşılıklı olarak takdiri hak ediyor.

Asla gözden kaçırılmaması gereken en önemli şey ise Yüce Allah`ın yardımıdır. Dikkat edin o ilk saatlerde meydanlara çıkan halkın dilinde Tekbir! Allah-u Ekber vardı ve kalbinde de zerre kadar korku yoktu. Bu cesaret gözlerinden okunuyordu. Tam tersine darbeci vatan hainlerinin ise kalbindeki o korku her hallerinden belliydi. İşte İşgalcilerin kalbine korkuyu yerleştiren güç de, işgalcilere karşı olanların kalbine cesaret veren güç de Yüce Allah(cc) idi. O yüzden Allah`a ne kadar şükretsek azdır…

Halkın farklılıkları bir kenara bırakıp birlik olup bir araya gelmesi çok güzel bir davranıştı. Bu hassasiyeti gösteren STK ve siyasi partileri de tebrik etmeliyiz ama tabanlarına sokağa çıkmayın diyenleri de unutmamak lazım.

 İşgal girişimi başarısız oldu ve bunu yapanların da cezalandırılması için OHAL uygulamasına geçildi. İşte bundan sonrasına dikkat edelim.

Lütfen;

Hükümetin geçmişte yapmış olduğu hataları şimdi dillendirmenin yeri ve zamanı değil. Hepimiz bu işgale karşı çıktığımız gibi desteğimizi de devam ettirmeliyiz. Hükümet yalnız bırakılmamalı ve geçmişteki eksiklerinden ve hatalarından dolayı Hükümeti yaralayacak sözlerden uzak durulmalıdır. Hükümeti zorda bırakıp zayıflatacak her söz, işgalcileri sevindirir ve güçlendirir. Bu Ülkenin maslahatı için lütfen bu dengeye dikkat edelim. Ama hükümetin adaletten taviz vermesine de destek verin demiyorum.

Peki Neden?

Ülkeyi bir kaleye benzetirsek, kale işgal edilmek istenildiğinde herkesin savunmaya geçmesi gerekir. Yani saldırı sırasında komutanın eski hatalarını dile getirmek kale savunmasını zayıflatır ve saldırı yapan düşmanın işini kolaylaştırır.

Yani her eleştiri kalede bir gedik açtırır. Bu da akıllı insanların yapacağı bir şey değildir. Hele hele biz Müslümanların ise asla yapacağı bir şey değildir. “Tartışıp çekişmeyiniz, yoksa zayıf düşersiniz” diyen Kur`an-ı Kerim`in verdiği güzel öğüt gibi.

Ayrıca kaleye saldırı hem içeriden hem de dışarıdan yapılıyor. O yüzden hassasiyetimizin kat be kat artması gerekir. Eğer kale düşseydi Ülke halkını bekleyen tehlikeleri söylemeye gerek yoktur sanırım.

Halkın kazanımlarını kaybetmemesi adına duyarlı olan bütün herkesten Allah(cc) razı olsun.

Allah`a emanet olunuz…