Gündemdeki en güncel konu şüphesiz hendeklerdir. Ağzını açan herkes ilk önce şu soruyu soruyor: Bu hendekleri kazan gençler nereden geldi. Kim bu gençler?

            Kişisel veya toplumsal vakalarda istenilmeyen durumlar için en önemli koruma önleyici tedbirlerdir. Örneğin tıpta en iyi tedavi, önleyici tedavidir. Bilinçli toplumlar bunun için çok ciddi paralar harcıyorlar. Her şey insanın geleceği içindir.

            Bir zamanlar bu ülkede yani Türkiye Cumhuriyeti`nde Üstad Bediüzzaman`ın Risale-i Nur eserlerini okumak, yazmak ve çoğaltmak yasak idi. Hâlbuki bu eserlerde yazılanlar insanlığın huzuru, mutluluğu ve güvenliği için çok gerekli ve faydalı şeylerdi. İnsanların hem dünyasını ve hem de ahiretini kurtarmayı hedefliyordu. Buna rağmen ülkedeki yönetici durumunda olan bir azınlık grup Risale-i Nur`u hem yasakladı ve hem de Üstad Bediüzzaman ve talebelerini hapisle cezalandırdı.

            Fakat aynı dönemde Dr.Duzi denilen İslam düşmanı olan yazarın kitapları serbest idi ve tüm bunlar için de fikir ve düşünce özgürlüğü var diyorlardı. Yani İslam düşmanlarına tanınan düşünce ve fikir özgürlüğü, Üstad Bediüzzaman`a tanınmıyordu ve üstelik de cezalandırılıyordu.

            Üstad ise Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerini çok uyardı. Böyle devam ederseniz bu ülke Komünizm ve dinsizlik istilasına yenik düşer ve ülke kaosa sürüklenir. Zararlı çıkan da bu halk olur, demişti defalarca. Ama dinleyen olmadı ve ülkedeki karışıklıklar ve askeri darbeler birbirini izledi. Zaman Üstad Bediüzzaman`ı haklı çıkardı ama halk zarar görmüştü artık.

            Gelelim Güneydoğu`ya ve Hendeklere…

            1990`lı yılların başında Türkiye`nin birçok yerinde Hizbullah Cemaati, Camilerde Kur`an-ı Kerim dersi veriyordu. Çok ciddi bir çalışmaydı. O mahalledeki çocuklar ve gençler İslam ahlakı ile yetişiyorlardı ve topluma yararlı bir fert haline geliyorlardı. Maalesef bu güzel gidişattan rahatsız olanlar Hizbullah Cemaatini hedefe aldılar ve her türlü zulmü reva gördüler. Kimler rahatsız oldu biliyor musunuz? Devlet ve PKK rahatsız oldu bu çalışmalardan ve her iki taraf da Hizbullah Cemaatine karşı saldırıya geçerek yok etme planlarını devreye koydular.

            Devlet Hizbullah Cemaati`ne en büyük darbeyi 2000`in başında yaptığı operasyonlarla gerçekleştirmeye çalıştı ama Hizbullah Cemaati ise “Allah`ın yardımı sayesinde yıkılmadıklarını ve aksine bu yok etme sürecinden güçlenerek çıktıklarını” ifade ediyor..

            Bundan sonrasına iyi dikkat edin. 2000`in başında Hizbullah Cemaati`ne yapılan bu operasyonlar sonucu on binlerce insan sistematik işkencelerden geçti ve sonra da cezaevlerine konuldu. İşte bundan sonra o Cami çalışmaları durdu ve artık çocuklar ve gençler de bu İslami çalışmalardan uzaklaştırılmış oldular. Tabi devlet bunları yaparken PKK ve türevleri de adeta zılgıt çalıyorlardı.

            Aradan 15 yıl geçti ve PKK şehir merkezlerini savaş alanına çevirmek için Hendekleri kazdı ve bu hendeklerin başına da Cami ve Kur`an dersinden mahrum kalan gençleri yerleştirdi. Şimdi ben iddia ediyorum ki; 90`lı yıllarda Camilerde Kur`an dersi alan gençler hendeklerden çok uzaktırlar. Zaten Hendeklerin başında bekleyen gençlerin yaş ortalamasına baktığınızda 2000`in başında bu gençler 3-5 yaşlarında idiler ve onlar da daha çok küçük oldukları için Camiye gidemiyorlardı.

            Yani anlayacağınız bu Hendeklerin başındaki gençlerin günahı Devletin boynundadır. Tabi PKK ve türevlerinin yüklendiği günah ise söylemeyi gerektirmeyecek derecede ayan beyan ortadadır.

            90`lı yıllarda bir çocuk sokakta 50 kuruş para görüyor ve akşam Camide ders gördüğü abisine götürerek teslim ediyor ve “bu para bana ait değil, nereye teslim etmem lazım” diyor.

            Aradaki farkı varın siz düşünün. Şimdi anladınız mı bu Hendekleri kazanlar nerden geldi ve kimlerdir diye.

            Ve yine eklemek gerekir ki “zaman Cemaat zamanıdır” diyen Üstad Bediüzzaman`ın yetiştirdiği nesil ile Hizbullah Cemaati`nin yetiştirmeye çalıştığı nesil, topluma ve insanlığa faydalı bir nesildir. Hem Üstad`ın ve hem de Hizbullah Cemaati`nin hakkı teslim edilmeli ve onlara yaşatılan zulümden dolayı her ikisinden de özür dilenmelidir.

            Hendeklerin perde arkasındaki asıl gerçeklerin anlaşılması dileğiyle, Allah`a emanet olunuz…