Zaman zaman Tv kanallarındaki tartışmalara takılıyorum. Hukuki tartışmalar ya da hukukçuların tartışmaları daha çok dikkatimi çekiyor. Son zamanlarda ekranlarda çok sık gördüğümüz bir Hukukçu Prof. hemen her programa çıktığında eline anayasayı alıp ya karşı tarafa parmak sallar gibi sallıyor, ya karşısındakine uzatarak “al oku” diyor ya da içinde ağırlıklı laiklik geçen maddeleri tek tek okuyor.
Sık sık Sayın Cumhurbaşkanının anayasayı ihlal ettiğinden bahisle “Bu anayasaya uymak zorundasınız! Bu anayasaya yemin ettiniz!” falan filan diyor. Hocaya şöyle diyesim geliyor. “Uymazsa ne olacak, anayasa kendisini çarpar mı? Sen Müslümanım diyorsun değil mi? Aha! Kur`an aç oku Namaz, Oruç, Hac, Zekât emrediliyor. Bu emirleri yerine getiriyor musun? Yasaklara riayet ediyor musun?” Vereceği cevabı biliyorum. “O benimle Allah arasında, bu konu kimseyi ilgilendirmez. Kimse benimle Allah arasına giremez. Ben hesabımı Allah`a veririm” falan filan.
Müslümanlar, hâkimiyetin kayıtsız şartsız Allah`a ait olduğuna inanırlar, Oysa bu Prof.`a göre “hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” Adama sormak lazım. Sen kendinle Allah arasına kimseyi sokmuyorsun da milletin seçtiği Cumhurbaşkanı ile milletin arasına girme hak ve yetkisini nereden alıyorsun! Cumhurbaşkanı da hesabını millete vermeyecek mi? Üstelik ülkede Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamı varken Anayasa Mahkemesi adlı bir mahkeme varken. Anayasa Mahkemesi başkanı, malum fotoğrafta görüldüğü gibi Sn. Cumhurbaşkanına saygısını sunmuşken…
Yamalı bohçaya dönmüş, hiç kimsenin övdüğünü duymadığımız, herkesin darbe anayasası olarak en azından aşağıladığı bir anayasadan bahsediyoruz. Öyle bir anayasa ki “uyulduğu oranda milleti ‘rahatsız`, ihlal edildiği oranda milleti ‘memnun` eden bir anayasa.” Böyle iken siz neyin peşindesiniz. Bu anayasanın felsefi arka planında bulunan zihniyet nerdeyse 70 yıldır iktidar olamamıştır. Demek ki bu anayasanın milletle, milletin de anayasa ile ciddi sorunu vardır. Millet seçtiklerinden anayasaya uymaları yerine inanç ve arzularına uygun bir anayasa yapılmasını istiyor. Dolaylı olarak bu anayasadan kurtulmak istiyor. O yüzden özellikle laiklik karşıtı partilere değer ve destek veriyor.
Cumhurbaşkanının başında bulunduğu parti “Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olma” suçlaması ile defalarca kapatılan partilerin devamı değil mi? Üstelik kendisi de aynı suçlama ile kapatılmaktan kıl payı kurtulmadı mı? Bu partileri millet iktidara taşıdıkça kökü dışarıda olan vesayet odakları ya da sırtını dışarıya dayayan zinde güçler, onları iktidardan uzaklaştırmadılar mı? Bunu yaparken anayasaya mı uydular? Birileri anayasayı ayaklarının altına alıp paspas yapacak, yırtacak, yerine kafasına ve zevkine göre anayasa yapacak; ama siz sıkılmadan utanmadan milletin seçtiği Cumhurbaşkanına gel bu anayasaya uy diyeceksiniz!..
Kim ne derse desin bu millet bu anayasayı sevmiyor, saymıyor, beğenmiyor, benimsemiyor. Sadece bu kadar değil, onu seveni sayanı da sevmiyor desteklemiyor. Hala anlamadınız mı? Çünkü birileri ceza kanunlarında tanımlanmayan “suçlarla” bu milleti cezalandırıp işinden, aşından, ekmeğinden, eğitiminden mahrum bırakırken maalesef bu anayasayı arkasına almıştır. Zulüm ve zorbalıkları için anayasayı dayanak göstermişlerdir. Böyle yapmakla da anayasanın değerini millet nazarında sıfırlamakla yetinmemiş aralarına düşmanlık sokmuştur.