Şimdi arkasına dönüp “iradelerini” bulamayanlar bunu niçin ve nasıl kaybettiklerini sorguladıklarında doğru tespit yapabiliyorlar mı? Hiç sanmıyorum. Harama öyle alıştılar ki, o kadar içselleştirdiler ki helal kadar hakları sandılar. Haram, sadece çalmaktan ibaret değildir. Gasp çalmaya göre daha büyük bir haramdır. Gaspın cezasının hırsızlıktan daha fazla olması bu nedenledir.

Kürtlerin iradelerini silah zoruyla gasp ettiler.  Mutaassıp derecede dindar bu halka silah doğrultmadan Marksizm ve Leninizm`e destek alınamazdı. Büyük ses getirecek eylemler, çocuk, kadın ve yaşlıların içinde olduğu vahşi katliamlar yapıldı. “Bebek katili” unvanı hak edilerek kazanılmış! bir unvandır. Dayatılan bu zorbalığa boyun eğmeyenler büyük bedeller ödediler, halen de ödemeye devam ediyorlar.

Bir servetin kaynağını, bir mülkiyetin ta başından nasıl elde edildiğini bilmeyenler helalinden kazanılmış veya babadan kalma olduğunu sanabilirler. “Şu kadar milyon oy silah zoruyla mı alındı?” diye sorulabilir. Kuşkusuz buna evet demek mümkün değildir. Ancak bu durum şuna benzer. Gasp yoluyla elde edilen bir arsaya yüksek bir bina yapıldığında izleyenler şuna tanıklık edecekler. Binayı yapanlar; inşaat malzemesini satın alıyorlar, inşaatta bizzat çalışıyorlar emek verip binayı yükseltiyorlar. Bu nedenle diğer binalardan farksız sanıyorlar. Oysa bu binanın temeli haramın üzerine oturtulmuştur ve yıkılmaya mahkûm çürük bir binadır. Bir tarla, sahibinden silah zoruyla alınmış fakat emek ve mesai harcanarak meyve bahçesine dönüştürülmüştür. Harcanan emek bu meyveleri helal kılar mı?

İşte şimdi arkalarında iradelerini arayıp bulamayanlara, iradelerinin erimesine yok olmasına anlam veremeyenlere haramın binasının olamayacağını hatırlatıyoruz. Atalarımız asırların birikimi ve tecrübesiyle bu sözü söylemişlerdir. 

İradelerinin KHK`larla, güvenlik güçlerinin zoruyla ellerinden alınmaya çalışıldığını, asla teslim olmayacaklarını sonuna kadar direneceklerini söyleyenler boşuna çırpınmasınlar. Zorla, gaspla edinilen servet aynı yol ve yöntemle kaybediliyor. Becerebiliyorlarsa helal yollardan yeniden kazanmaya baksınlar. Gerçi işi gücü haram olan helalden kazanmaya yanaşır mı bilmiyorum.

İşin doğrusu haram üzerine kurdukları binayı harabeye çevirenler de bizzat kendileri. Neredeyse tamamına yakın bir oranda, inşa ettikleri binanın etrafına gereksiz, anlamsız çukurlar kazdılar. Binanın temelden sarsılmasına ve yıkılmasına neden olan ilk kazmayı vuranlar kendileri. Niye böyle ettiler, binalarını tahkim edeceklerine neden tahrip ettiler? Derseniz cevap bellidir. Çünkü haram üzerine oturtulmuş bina yıkılmaya mahkûmdu.

Seçim çalışmalarında sandık görevlilerimize şu uyarıda bulunmuştuk. “Oy pusulasında bize ait olduğu kesin olmayan şüpheli oyları bize yazmayın, haramı helale katmayın.” Az oy aldık doğrudur. Ama zaten kural da böyle değil midir? Helal kazananlar kısa zamanda büyük servet sahibi olamazlar.

Dershaneleri, Okulları, Üniversiteleri, bankaları bilumum mevki ve makamları haram yolla elde edenlerin hali ortada. Acınacak durumdalar ama acıyanları yok!