Biz eskiden böyle değildik.

Madden güçlendikçe manen zayıflıyoruz.

İktidar ve güç, muvazenemizi bozdu.

Birliğimizi dirliğimizi bozdu.

Biz boşuna mı güçleniyoruz?

1979 yılı, Şanlıurfa`dan Konya`ya gidiyoruz. Otobüste yanıma yabancı ama yüzündeki secde izinden belli olan bir Müslüman oturdu. Sevindim doğrusu, hemen tanışmaya konuşmaya çalıştık. Pakistanlı olduğunu metalürji mühendisi olduğunu söyledi. Onun kıt Türkçesi ile benim kıt İngilizcem sayesinde önemli ölçüde anlaşıyorduk.  Bizim tam da aşkla şevkle ümmetin vahdetini, kurtuluşun vahdette olduğunu savunduğumuz bir zamandı. Şimdi de savunuyoruz ama nitelikli bir çoğunluk olarak değil. Şimdi vahdeti savunanlar bayağı azınlıkta.

Ben Türkiye-Pakistan kardeş, bütün kardeşler birleşmeli tek yürek olmalı, her alanda dayanışma içinde olmalı demeye çalışırken adam şöyle demesin mi?

“Müslüman yok birleşmek, birleşmek dangerous (tehlikeli) Müslüman var bölünmek!”

Tabi bunu duyunca herhalde celalleniyorum bu yüzüme yansıyor. Ama adam hem yaşça benden büyük hem misafir “ya sabur” çekerek:

“Ne demek bölünmek” diyorum. “Bölünmek demek kâfirler bizi çiğ çiğ yemek (el kol hareketleri ile izaha çalışıyorum)” diyorum.

Adam gayet rahat, sabırlı ve kendinden emin olarak beni iknaya çalışıyor.

“Müslüman var nerde güçlenmek, birleşmek Yahudi var oraya fitne sokmak. Bak Cemel vakası var orada Yahudi fitnesi”

Kafam biraz karışıyor ama pes etmiyorum. Avrupa`nın (haçlıların) birleştiğini söylüyorum. Küfür tek milletse bizim de tek millet olmamız gerektiğini söylüyorum. Adam hiç oralı değil. Bak diyor İsrail dünyanın en küçük en az nüfuslu devletçiklerinden biri ama Türkiye`de Pakistan`da Rusya ve Amerika`da hatta dünya devletlerinin çok büyük çoğunluğunda Yahudiler, iktidarları parmaklarında oynatıyorlar.

O Müslüman tüm çabasına rağmen beni ikna edemedi. Onun yanlış düşüncelerinden dolayı ona sadece acıdım ve ıslahı için dua ettim. Muhtemelen o da benim için, aynı düşüncelerle ayrılmıştır.

Şimdi gelinen noktada adama hak verir gibi oluyorum. Gidişatımız hiç iyi görünmüyor. Sanki ümmet yeniden Cemel`e doğru ilerliyor. Amacım ümitsizlik oluşturmak değil ama gelecek felaketlere karşı uyanık ve duyarlı olmak, zamanında gerekli ikazlarda bulunmak da kaçınılmaz görünüyor.

Allah korusun yeni bir 28 Şubat süreci yaşarsak eskisi gibi el ele zincirlerimiz olamayacak gibi. Çünkü birbirimizin ellerini, Müslüman kanıyla kirletilmekle suçluyoruz. Eskiden en kötünün sembolü olan israil`in yerini “muhalif” Müslümanlar almış. Müslümanlar birbirlerini suçlarken rahatlıkla karşısındakilere “bunlar israil`den beter” diyebiliyorlar.

Bu gerçeği görmeyelim, görmezden gelelim, geçer diyoruz ama maalesef gerçek göz bandımızı da delerek gözümüzün içine giriyor. Allah mağfireti ile bizi bağışlasın, rahmeti ile aramızda alevlendirilen bu fitne ateşini söndürsün. Amin.