Şöyle bir TC tarihine bakınız. Cumhuriyet yeni kurulmuştur. Hedefte yeni bir ulus yaratmak düşüncesi var. Tek vatan, tek bayrak, tek dil. (dine gerek yok) “Çıktık açık alınla 10 yılda her savaştan, 10 yılda 15 milyon genç yarattık her yaştan, Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan.” Tam bir faşist yaklaşımla adına zorunlu eğitim denilen mektepler vasıtasıyla Sünni, Alevi, Kürt gençlerini tornanın bir tarafından koyup öbür tarafından Kemalist birer genç yaratmak.

Faşist bir Kemalist`e dönüşmeye direnenler istiklal mahkemeleri ve devamı niteliğindeki mahkemeler tarafından malum sürece maruz bırakıldılar. İşkence ve idamlara maruz bırakıldılar. Sırf ana dilini konuşmayı istemek, andımızı okumaya direnmek “vatan haini, bölücü terörist” gibi düşmanca tavırlara maruz kalmayı gerektiriyordu.

Konumuzla ilgili olmadığı için Alevi ve Sünni dindarların maruz kaldığı mağduriyetlere değinmeyeceğim. TC devletinin Kürtlere uyguladığı zulümlerin gerekçelerini sıraladığımda bu gerekçelerin çok tanıdık geleceğini düşünüyorum.

“Büyük önder Mustafa Kemal cepheden cepheye koşmuş, düşmanları yenmiş, bağımsız bir devlet kurmuş, herkese vatandaşlık ve her vatandaşa da seçme seçilme hakkı vermiş, şimdi de birleri çıkmış bu aziz vatanı bölmek istiyor. Ayrı dilde konuşmayı istemenin bölücülükten başka izahı var mı? Türkçeyi öğren, başbakanlığa, cumhurbaşkanlığına kadar yolun açık. Daha ne istiyorsunuz. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Bülent Ecevit, Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu Kürt değil mi? Neden fitne çıkartıyor, halka yeniden bölünme ve iç savaş korkusu yaşatıyorsunuz.  Bu talepler halkımızın talepleri değil, olsa olsa bizi sevmeyen düşmanların kışkırtmaları sonucu oyuna gelen birtakım hainlerin talepleridir. Bu nedenle bunlara parti kurma, seçimlere ve Meclise girme hakkı tanınamaz. Meclise girerlerse ensesinden tuttuğun gibi dışarı değil doğrudan kodese atacaksın. Hatta seçilen belediye başkanı ve milletvekilleri her ne kadar seçimle gelmiş olsalar da bu onların terörist olarak içeri tıkılmalarına engel olmamalıdır. Bu tavırlar demokrasiye zarar vermez. Çünkü biz zaten anayasanın başlangıcına “demokratik hukuk devleti” olduğumuzu yazmadık mı? Ayrıca demokrat olmak zorunda değiliz. Vs.”

Bütün bunları yapan TC`ye karşılık şimdi BDP/PKK, HÜDA PAR için ne diyor? Yukarıdaki metni kesip yapıştırıyor sadece bazı kelimeleri değiştiriyorum:

“Büyük önder Apo 30 yıl boyunca savaşmış, hemen hemen her aileden bir şehit verilerek düşmanı dize getirmiş, nerdeyse bağımsız bir devlet kurma aşamasına gelmiş, her Kürd`ü tüm haklarına kavuşturmuş, şimdi de birleri (HÜDA PAR) çıkmış bu aziz Kürdistan`ı bölmek Kürtlerin gücünü zayıflatmak, kazanımlarını riske sokmak istiyor. Dini, dile öncelemenin bölücülükten başka izahı var mı? Gir DTK çatısı altına, milletvekilliğine, belediye başkanlığına hatta göz bebeğimiz olan HDP`nin yönetimine girmeye kadar yolun açık. Daha ne istiyorsunuz. Milletvekili Altan TAN, HDP yöneticileri Ayhan BİLGEN ve Hüda KAYA dindar değil mi? Neden fitne çıkartıyor, halka yeniden bölünme ve iç savaş korkusu yaşatıyorsunuz.  Bu talepler Kürt halkımızın talepleri değil, olsa olsa bizi sevmeyen düşmanların kışkırtmaları sonucu oyuna gelen birtakım hainlerin talepleridir. Bu nedenle bunlara parti kurma, seçimlere ve meclise girme hakkı tanınamaz. Madem düşmanların oyununa geldiler, o zaman şimdilerde partilerini kapatacak Anayasa mahkemesi gibi bir alete sahip olmadığımızdan fiilen bunları seçime sokmamalıyız. Dernek ve parti binalarını molotof, bomba ve taş yağmuruna tutup, kullanılamaz hale getirmeliyiz. Her ne kadar seçim çalışmaları yapsalar da bu onların hain olarak taşlanmalarına, bıçaklanmalarına engel olmamalıdır. Bu tavırlar demokrasiye zarar vermez. Çünkü biz zaten partimizin adını “Barış ve Demokrasi” koymadık mı? Ayrıca demokrat olmak zorunda mıyız? vs. der.

Sonuçta ne olur derseniz, hemen söyleyeyim: TC`nin üç beş çapulcu diye aşağıladığı bu kitle nasıl bugün devletin iç dış politikasında en belirgin aktörler haline geldiyse, en küçük muhalefet partisi olmalarına rağmen, en etkin muhalefet konumuna geldiler ise, BDP`nin bu baskıları HÜDA PAR`ı Allah`ın izni ile sadece coğrafyamızın değil Ortadoğu politikalarının asıl belirleyicilerinden biri haline getirecektir. Rabbim dilerse dinini düşmanlarının sırtında da yüceltir.