Mahmut Abbas'ın alkışlar ve tezahüratlar eşliğinde, meclise giriş yaptığını izlediğimde; Sahte Kabadayı filminde Kemal Sunal, dikişsiz Sabri'nin mekânını bastığında, yanındakinin: “Havanı bas Kemal Abi” sözüne, “Basamam, hava basacağımı söyleseydiniz yanıma pompamı alırdım” sahnesi hatırıma geldi.
İktidarın asrın Firavunu Netanyahu'nun ABD kongre konuşmasına cevap olarak gerçekleştirdiği eylemde; Filistin topraklarında, İsrail den sonra ki en büyük bela olan, Şimon Peres'in cenazesine katılıp gözyaşı döken, şehit Haniye'nin cenazesine katılmayan, Filistinlilerin kendisinden nefret ettiği, 90 yıllık ömründe Kudüs davasına ihanet eden bu adamı ayakta alkışlayıp, meclis kürsüsünde konuşturmak; Gazzeli şehitlerimizin ruhlarını incitmiştir.
Filistinli yetim bir çocuğun meclis kürsüsünde konuşması çok daha etkili ve hayırlı olacaktı.
Rivayete göre Basra'ya yolu düşen fakir bir derviş karnını doyurmak için kimin kapısını çaldıysa eli boş kalmış. Sadece bir kasap ona bir parça çiğ et vermiş. Ancak derviş eti pişirmek için ateş bulamamış. Ateş yakmak için kimden yardım istedi ise onu terslemiş. Bunun üzerine derviş "Allah'ım Basra halkının hayırsızlığından ve cimriliğinden sana sığınırım. Bana şu eti pişirecek bir parça ateş lütfet" diye yalvarmış.
Tam o sırada Basra'da büyük bir yangın çıkmış. Herkes sağa sola kaçışırken dervişi, yangın alevlerinden istifade ederek eti kızartıp, karnını doyurmanın telaşı içindeyken görmüşler. Ona önceden yardım etmeyen Basralılar, "Sonunda aradığın ateşi bulmuşsun" demişler. Derler ki derviş de onlara cevap olarak "Basra harab olduktan sonra" anlamına gelen 'Ba'de harabi'l-Basra' demiş. Bugünkü karşılığı iş işten geçtikten sonra…
Meclis kürsüsünde usta siyasetçiler gibi laf cambazlığı yapan, Filistin'in gayri meşru lideri, yaklaşık 10 aydır devam eden katliamın ardından Gazze'ye gitme kararı aldığını söylüyor.
Abbas; bu saatten sonra, harap olan Gazze'nin yeniden imarı için; şirketlerine ihale almak için gider. Savaş meydanlarında ölmek, yiğitlerin hakkıdır.
Ortadoğu ülkeleri liderlerinin görevi İsrail'i korumak ve ABD'den emir almaktır.
Memleketimizin dört tarafı Ormanlarla kaplı olduğundan, vatandaşın dikkatsizliğinden, aşırı sıcaklardan ya da yatırımcıların; açgözlülüklerinden dolayı kendilerine alan açma düşüncelerinden sık sık yangınlar oluyor.
Birçok yangın; karşı ateş taktiği ile söndürülür. Bir kısım ormanda önündeki şeritleri açıyorsun, araçları yığıyorsun tedbirler tam alındığında da karşı ateşi veriyorsun. Büyük enerji küçük enerjiyi kendisine çeker. Çekince de rüzgâr bir nevi hafifler, birbirine kavuştuğu anda da yanıcı kütle kalmadığı için yangın durdurulur.
Dünya müstekbirleri; Filistin mücadelesini işlevsiz bir duruma getirmek için, her ülkede yaptıkları gibi, kendilerine yakın, hain, iş birlikçi adamlara El Fetih örgütünü kurdurdular.
Bir nevi; kendilerini yakacak büyük yangınları durdurmak için, karşı yangınlar çıkardılar.
Bu işbirlikçileri; halk kahramanı ve kurtarıcılar olarak bizlere pazarladılar.
El Fetih bazen İsrail'le sözde çatışmalar da yaşadı. Sahte kahramanlar, İslam dünyasından gelen yardımlarla, ABD'den aldıkları fonlarla kendilerine krallık kurdular.
Filmin sonunda; Sahte kabadayıların, işbirlikçilerin, İsrail ve ABD'nin yok olacağına inancımız tam, kinimiz diri, ruhlarımız her daim o an için genç kalacaktır.