ABD'de 1865'te köleliğin son verildiği güne atfen, her yıl 19 Haziranda birçok eyalette çeşitli etkinlikler yapılır. ABD ve köleliğin kaldırılması! Ne tuhaf bir cümle değil mi?
Demokrasi götürme yalanıyla, işgal ettiği bölgelerde toplu katliamlar yapıp milyonlarca insanı öldüren, akıl almaz trajediler yaşatıp geri kalanları da uyuşturucu bağımlısı yapan, Rabbimizin 'İktidarı ele geçirince yeryüzünde ortalığı fesada vermek, ekinleri tahrip edip nesilleri bozmak için çalışır'(Bakara 205 ) diye bizlere tanımladığı bu katiller sürüsünden, insanlık için olumlu bir şeyler beklemek abes olur.
Köleliğin tanımını kısaca yapmak gerekirse; Savaşta esir düşenler, borcunu ödeyemeyenler, ağır suç işleyenler, korsanlar tarafından kaçırılıp pazarlarda satılan insanlardır.
Kölelik semavi dinler tarafından yasaklanmayıp, belirli kurallara bağlanmıştır. Çıkış sebebi genel olarak o günkü toplumlarda böyle bir ihtiyacın olması, organize bir hapis siteminin olamaması, suç işleyenlerin ıslah edilmesi ve bu yapılırken ıslah edilenin ailesinin mağduriyetin önlenmesi sayılabilir.
Kölelerin barınma, giyim, yeme içme, evlilik dâhil tüm ihtiyaçları efendileri tarafından karşılanırdı.
Osmanlı İmparatorluğunda köleler sadrazamlığa kadar yükselmiş, birçok kadın kölenin çocuğu padişah olmuştu. Genel olarak bütün devletlerde kölelik karın tokluğuna ve genel ihtiyaçların karşılanması olarak devam ederken, 17. yüzyılda dünyanın değişen dinamikleri ile birlikte kölelik sistemi değişmiştir. Bu tarihten sonra köle hiçbir hakkı olmayan kötü yaşam koşullarına sahip ağır işlerde çalışan ve çoğunluğu Afrikalı zenci anlamına gelmeye başlamıştır.
Kristof Kolomb'un Amerika'yı 1492 tarihindeki keşfinden hemen sonra başlayan Kızılderili katliamında 1886 yılına kadar 70 milyon Kızılderili öldürülmüştür.
Avrupalılar Amerika'yı işgal ettiklerinde, altın ve gümüş madenleri açtılar, şeker, tütün ve pamuk çiftlikleri kurdular. Orta çağda şeker Avrupa'da nadir bulunan lüks bir üründü. Ortadoğu'dan fahiş fiyatlara ithal edilir ve genellikle ilaçlarda ve bazı yiyeceklerde, sır gibi saklanan bir malzeme olarak kullanılırdı. Amerika'da kurulan şeker çiftliklerinden sonra Avrupa'ya daha fazla şeker ulaşmaya başladı, Avrupa'da şekerin fiyatı düştü ve insanlar şekerli ürünlere karşı büyük bir ilgi gösterdiler.
Buna karşılık, şeker kamışı yetiştirmek ve şeker üretmek yoğun ve zahmetli bir işti. Sıtmanın kol gezdiği, sıcak güneşin altında uzun saatler çalışmaya kimse razı olmuyordu.
Avrupalı çiftlik sahipleri piyasa dinamiklerine duyarlı, kar ve ekonomik büyüme için açgözlülerdi, dolayısıyla yönlerini kölelere çevirdiler.
- yüzyıldan 19. yüzyıla, 15 milyon Afrikalı köle Amerika'ya getirildi ve bunların yüzde 70'i şeker çiftliklerinde çalıştırıldı. Çalışma koşulları felaketti. Çoğu kısa ve sefil bir yaşam sürüyordu. Yaklaşık 20 milyon Afrikalı ise köle ele geçirmek için yapılan savaşlarda veya uzun yolculuklarda öldü.
Sanayi devriminden sonra, kölenin bedava iş gücünden yararlanmak için yapılan masraflar (köle tüccarına yapılan ödeme, barınma, giyim, besleme, kaçmaması için güvenlik sağlama) ve diğer masraflar büyük sermayedarlara külfet olmaya başladı.
Bunun yerine daha az maliyetli olan, onlara düşük bir maaş vererek kendi başlarının çarelerine bakmaları ve adına özgürlük denilen yeni bir süreç (Modern kölelik) başladı. Kendisini özgür hisseden insandan daha iyi köle bulunabilir mi? Tabi ki hayır. Çünkü özgür olduğu düşüncesi ile her şeyi yapmak istiyor. Gezmek, yeni şeyler keşfetmek, son teknolojiyi takip etmek, iyi araba, iyi ev, tüm bunlar için de para gerekli. Para için de disiplinli bir şekilde çalışmak! İşte burada kölelik başlıyor.
Kısacası boynumuza takılan zincir çok maliyetli olduğundan, cebimize kredi kartı koyup, onlarca yıl sürecek kredilere imza attırdılar. Bunun adını da özgürlük koydular.
Selam ve dua ile.