2023 sonlarına doğru, baş döndürücü bir hızla yol alırken, ömür heybemizdeki sayılı günler de bir bir tükeniyor.
İşyerimin sağ köşesinde bulunan, bir metre uzunluğunda, okaliptüs ağacının içini boşaltarak, toprakla doldurup, kauçuk türü bir ağaç diktiğim kütüğüme dayanmış, gelip geçenlere bakıp, geçmiş seneleri düşünüp, insanların bu anlamsız koşuşturmalarını kendimce idrak etmeye çalışıyorum.
Bu arada da Rabbimizin eşsiz cömertliğinin bize ikramı olan, kış güneşinin bedava verdiği D vitamininden de istifade ediyorum.
Önümden geçen insanların ellerinde bulunan, yeni yılı kutlamak için aldıkları poşetlere bakıyorum.
Çerezler, tatlılar, yaş pastalar, envai çeşit içecekler, yılbaşı şapkaları ve süsleri bulunan merhaba 2024 alışveriş çantaları ve heyecanla gülümseyen yüzler.
"Yeni yıla gülerek, mutlu ve neşeli" girilirse yıl boyunca mutlu, neşeli, paralı olacakları hurafelerine inanan, insan yığınları diye mırıldanırken, uzaklardan gelen türkü mırıltılarına dönüp bakıyorum.
Yaklaşık 100 yeni yıl görmüş, asırlık bir ihtiyar, üzerinde uçkuru bağlanmamış Çukurova şalvarı, elinde kavak ağacının dalından yapılmış bir asayla, iki adımda bir, bir kaç halay türü hareketlerle, etrafında dönüp durup, "Oh neni koçari, koçari kimin yari, Oh neni koçari, koçari benim yârim" türküsünü söyleye söyleye geliyor.
Yanından gelip geçenlerin, alkışlayıp; helal olsun emmi, maşallah, neşen bol olsun, sözleriyle vitesi daha da artırıp, gaza basıp daha da canlanıyor.
Döne döne yanıma gelen ihtiyar, ağzındaki tek dişiyle çiğnemeye çalıştığı sakızı, bir gazete parçasına sarıp cebine koydu. Çok önemli bir mevzudan bahsedecek rollerine girmeye çalışıp, boğazını öksürerek temizledi. Elindeki bir tomar Milli Piyango biletini bana gösterip; “Çerçi seni de bu külüstür bisikletten kurtaracağım, aksakallı dede günlerdir rüyalarıma giriyor, bu yılki talihli sensin” dedi. “Tam 400 milyon. Sana da bir araba alırım, taksitle ödersin bana.”
Öyle bir kahkaha attım ki, “Emmi” dedim “En son bu kahkahayı çocukken ilk defa gofret yerken atmıştım.”
“Ne yapacaksın bu yaştan sonra bu kadar parayı?”
Para ne yapılmaz ki; yeni mezarlığın karşı tarafında bulunan Sucular köyünde 100 dönüm arazi alacağım, belediye imarda, torunumun damadının kirvesi çalışıyor, sordum, 10 yıla oraya imar gelecekmiş, imar geldiğinde oraya binalar dikeceğim.
“Emmi, hazır Suculardan yer almışken, yeni mezarlıktan da, binalarını görecek bir tepeden kendine bir mezar yeri alsan iyi edersin, binalarını, iş yerlerini, kiracılarını izlersin yattığın yerden” diye sözümü tamamlamadan,
İhtiyar, öfkeyle asırlık planlarla dolu kafasını da alıp gitti.
Geçen yıl neşeyle, eğlenerek, vur patlasın, çal oynasın partileri ile yeni yıla giren bu insan yığınlarının beklediği neşeli ve paralı günler yerine, büyük bir deprem yaşamıştık.
Ondan önceki senelerde ekonomik kriz, yangın, koronavirüs, yangın ve seller ile imtihan olan insanoğlu, tüm bunlardan ders ve ibret almak yerine, tüm varlığını zevk ve eğlence uğruna hoyratça harcıyor.
Yarım asra yaklaşan ömrümde, etrafımızda, sokağımızda, mahallemizde, şehrimizde hiç kimseye amorti dışında bir ikramiye çıktığına şahit olmadım.
Buna rağmen Milli Piyango bayisinin önü günlerdir, yaşlı, genç insan yığınlarının oluşturduğu kuyruklardan geçilmiyor.
Her gün yirmi kişinin öldüğü, 400 bin kişinin yaşadığı bu şehirde (Tarsus) ölüm riskiniz 20 binde birdir.
Buna rağmen ölüm ve ötesi asla aklımıza gelmeyecek, bizlere çok hem de çok uzak bir ihtimal bile olmayacak.
Aksakallı şeytan, piyango bileti alan herkesin rüyalarına girecek, onlara umut dağıtacak, insan yığınları amortinin bile çıkmayacağı, dünden farkı olmayan 'aynı tas, aynı hamam' bir güne uyanacaklar.