Aile hekimliğine eklenen yeni bazı kurallar kaideler ve prensipler var. Aile hekimleri dernekleri ve sivil kuruluşları ise yeni yönetmeliğe karşı tedirgin. Aile hekimlerimizin en önemli endişelerinden biri kendilerinin bir yarış atına dönüştürülmek istenmesidir. Tüm ülkede kamu personeline enflasyon oranında zam yapılırken halihazırda hemşirelere verilen maaş kadar maaşı olan aile hekimlerinden daha da kesinti yapılacağı, aile hekimlerimizin sinir uçlarına dokunmuş bulunmaktadır. Sağlık Bakanı bu konuda aile hekimlerimize açıklama yapmalı ve bir düzenleme ile aile hekimlerinin maaşı ve maaş kademelerinde düzenleme yapılarak süreç sağlıklı yürütülmelidir. İçinde tamamen belirsizlikler içeren ve aile hekimlerimizde ciddi endişe oluşturan bu yönetmenlik taban aile hekimliği maaşı insani, mesleğin onuruna yakışan bir şekilde düzenlenirse aile hekimlerimizin yeni hazırlanan yönetmeliğe adaptasyonu daha hızlı ve kalıcı olacaktır.

Aile hekimliği yönetmeliği neleri getiriyor ve aile hekimleri neden endişelidir?

Aile Hekimleri, Sağlık Bakanlığı ile sözleşme yaparken sözleşmenin tek taraflı değil, iş güvenceli bir sözleşme olmasını talep etmektedirler. Bakanlık tarafından belirlenecek keyfi kriterlere dayanarak hesaplanacak ‘hedef puana’ göre aile hekimlerinin sözleşme yenilenmeleri belirsiz şartlara dayandırılmaktadır. Bakanlık, Aile Hekimleri ile sözleşme imzalarken, hangi şartlarda devam edeceğini ve hangi şartlarda sona erdirileceğini net olarak belirtmelidir.

 Aile hekiminin tavan nüfusu 4000'den 3500'e düşürülmektedir. Tavan nüfusun 4000'den 3500'e düşmesi, aile hekiminde  hak ediş kaybına neden olacaktır. Nüfusun düşürülmesi mantıklı olmakla beraber bu durum aile hekiminin maaşında bir azalmaya neden olmamalıdır.

Lohusa izlenmeleri ve çocuk aşıları negatif performansa neden olacaktır. Örneğin sadece bir lohusa izleme gelmezse veya bir aile çocuğuna aşı yapmayı istemez ise aile hekimlerinde kesinti olmaktadır. Lohusa kontrole gelmiyor veya aile çocuğuna aşı yaptırmak istemiyor ise bunun bedelini aile hekimi mi ödemelidir? Bu gereksiz iş gücünden aile hekimlerimizi kurtarmalı, onlara insani çalışma şartları hazırlamalıyız. Kesintiler sadece puanda değil, teşvik ve destek kalemlerinde de aynı oranda eksilmeye neden olacaktır.

Son 6 ay ASM birimine başvurmayan kişilerin puanları, nüfus gruplarının katsayısının yarısı alınarak hesaplanacaktır. Son 6 ayda perifer bölgelerde nüfus 1000 iken, merkez bölgelerde 1500'ü bulmaktadır. Bu, 1000 nüfus için 6.500 TL, 1500 nüfus için 10.000 TL hak ediş kaybı oluşturacaktır.

 Cari giderlerde %12’ye kadar kesinti öngörülmektedir. Taslak yönetmelikte %12'ye kadar kesinti yapılabilir denilmektedir. İl Sağlık Müdürlüklerinin bu uygulamayı en üst sınırdan kullanacağı ve mobign aracına dönüştüreceği açıktır. HEKİME MOBBİNGE HAYIR!

Kronik hastalık taramalarının en az %70'ini tamamlayan hekimler, taban ücretin %37'si kadar ek ücret alacaktır. Bu uygulama faydalıdır. Yapana ek ücret vermek, yapmayanın taban teşvik ödemelerine değişim yapmamak gerekiyor. Kronik taramaları yapan hekimlere pozitif ayrımcılık yapılması faydalı olacaktır.

ASM’nin aile hekiminden kaynaklanmayan imkânlardaki aksaklıklar bile artık ücretinizi etkileyecektir. Örneğin, elektrik kesintisi ya da internet bağlantısının kopması nedeniyle bakılamayan hastaların, başka bir ASM veya hastaneye gitmesi durumunda teşvik düşecektir. Bu durumun önüne geçmenin en basit yolu ASM’lerin kuruluş ve yönetimi, Bakanlık tarafından organize edilmelidir. Hekimlerimizi ASM binası tutan, ASM eşyalarını alan bir tüccar konumuna düşürmemeliyiz ve hekimlerimizin zamanını çalmamalıyız. Bırakalım aile hekimlerimiz sadece hekimlikleri ile uğraşsınlar. Ek sorunlar çıkarmayalım. Nasıl her mahallede bir muhtarlık varsa bir ASM binası da olsun. Bu zamana yayılarak çözülebilecek bir sorundur, yeter ki irade gösterilsin. Aile hekimlerinin kendi binalarını tutup kendi hastalarını bulması Avrupa’daki özel aile hekimliğinde vardır. Bizim aile hekimliği uygulamasında hekimler devlete bağlı çalışan hekimlerdir. Aradaki farkı iyi analiz etmek gerekiyor

Ortalama muayene sayısı üzerinden teşvik ödemesi yapılması öngörülmektedir. Çalışılmayan dönemde hastalar başka bir sağlık tesisine giderse, ortalamanız düşecektir.

Aile hekiminin önceki yıla göre hastaneye başvuran nüfusu cari yılda artarsa taban ücretin %31'ini alamayacaktır. Azalma olursa ekstradan %31 ücret alacaktır. Bu uygulamanın amacı hastaların daha çok aile hekimine gitmelerini teşvik etmektir. Ama uygulamada hastanın gelmemesi aile hekimiyle direk ilişkili olmadığı için farklı nedenler de mevcut olduğu için maaş kesintisi yapmak yanlıştır. Sadece daha çok hasta muayene eden ve kendisine kayıtlı hastalar hastanelere daha az başvuran hekimlere %31 ücret ödenmesi, diğer hekimler ile ilgili maaş kesintisi yapılmaması daha doğru ve yerinde olacaktır. Hakime dava gitmiyor diye maaş kesintisi yapılmıyor. Polis suçlu yakalamadığı ay maaş kesintisi olmuyor. Postacı o ay az posta götürdüğü için maaşı azalmıyor. Aile hekimlerinin ayrı bir kefeye koyulup az hasta geldi maaşını keseceğim uygulaması çok haksız bir uygulamadır. Bugünden itibaren aile hekimleri 3 günlük iş bırakma eylemine geçiyorlar. Hekimlerimize değer verelim, korona döneminde her gün alkışladığımız hekimlerimizi her gün ezmeye başladık.

Acaba değişen ne oldu?

Hastanın hekimi puanlamasıyla verilecek olan brüt 2.790 TL'dir. Bu, müşteri memnuniyeti odaklı puanlarla ödeme yapılmasının tıp meslek onuruna aykırı olduğunu göstermektedir. Bu çok yanlış ve mide bulandırıcı olup hekimlik onurunu ayaklar altına alan bir uygulamadır. Acilen buna son verilmelidir. Vatandaş emniyet müdürleri, milletvekileri, savcıları ve hakimleri de puanlamaya tutsun ve bu puana göre maaşları belirlensin demek ne kadar akıl dışı ise hastaların hekimleri puanlaması gerçekten çağdışıdır. Bu akıl tutulmasından vazgeçilmesini, hekimlerimizin onurunu ayaklar altına almaktan imtina edilmesini öneriyoruz. Türkiye’de özellikle de İstanbul’daki aile hekimlerine gidip baktığınızda, yabancı hekim oranının ne oranda yüksek olduğu görülür. Sebebi ülkemizin yerli, milli hekimlerine yapmadık hakaret bırakmadık. Oysaki Kovid döneminde hekimler arasında en çok ölen grup aile hekimleriydi. Çünkü en başta hasta ile karşılaşan onlardı.

Akılcı ilaç uygulamasında aile hekimi, ilin akılcı ilaç ortalamasının altına düşerse 1.800 TL ücret alacaktır. Ortalamanın üzerine çıkarsa bu ücreti alamayacaktır. Uygulama yerindedir. Aile hekimi zaman ayırarak akılcı ilaç uygulamasını hastalara anlatacak onları ikna edebilecektir. Bunun için akılcı ilaç uygulamasını anlatan kamu spotları televizyon vb. dijital ortamlarda sık sık verilmelidir. Vatandaşın da bu konuda eğitilmesi elzemdir. Antibiyotik yazmadı diye hekime saldıran bir hasta kitlesi var karşımızda ve bu 22 yıldır iktidarda olan hükümet tarafından oluşturulan kötü tablolardan biridir. Düzelmesi de çok kolay görünmemektedir.

Entegre ilçe devlet hastanelerinde çalışan aile hekimlerinin ayda toplam 96 saatlik nöbet tutması öngörülmektedir. Eğer bu sürede 8 saat dahi nöbet tutulmazsa, maaştan %8 kesinti yapılacaktır. Ayda 96 saat nöbet uygulaması aile hekimleri için aşırı zor ve gündüz poliklinikte çalışan hekim için imkânsızdır. Bu saat 48 saati aşmamalıdır. Zorunlu nöbet ise ayda 24 saat ile sınırlandırılmalıdır. Sırf nöbet tutmamak için aile hekimi olan meslektaşlarımız olduğunu düşünürsek bu 96 saat nöbet aile hekimlerinde büyük bir travmaya dönüşebilir. Bunun yerine Bakanlık, acil hekimliğini teşvik etmeli ve daha cazip hale getirmelidir.

Aile hekimleri, işe geç kalmak gibi basit nedenlerle Aile Hekimliği sözleşmelerinin feshiyle karşı karşıya kalmamalı, bu durum, İl Sağlık Müdürlüklerinin bir mobbing aracına dönüşmemelidir.

Aile hekimleri ile ilgili bir yönetmelik değişiminde aile hekimleri dernekleri ve hekim sendikalarının görüşüne de başvurmalı, yapılacak değişiklikleri oldubittiye getirerek toplumun da hekimlerimizin de huzurunu bozmamalıyız. Aile hekimlerinin 3 günlük grevinde en çok mağdur olacak kesim hastalardır, vatandaşlarımızdır.