Holokost, Yunancadan bir kelime olup, “felaket”, tamamen yakmak” ve “büyük felaket” gibi anlamlara gelmektedir. Bu kelimenin dünya tarihine geçmesi ise, Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı esnasında Yahudilere yönelik gerçekleştirdiği soykırım nedeniyledir.

Anılan soykırım nedeniyle Almanya hem resmen özür diledi ve hem de oldukça büyük bir tazminat ödedi. Öyle ki, kimi Yahudiler bu tazminatı istismar edip, pazarını bile kurdular. Norman. G. Finkelstein’in “Holokost Endüstrisi” adlı eseri de bu istismara bir isyandır.

Holokost, Almanlarda kalıcı bir suçluluk psikolojisi oluştururken, Yahudilerde de kalıcı bir travma…

Doğal olarak her iki taraftan da beklenen şey, bu acı tarihten gereken dersi çıkarmalarıdır. Fakat ne yazık ki, bunun tam aksini görüyoruz.

Öldürülen Yahudilerin manevi mirası üzerine kurulan israil, kurulduğu günden beridir yapageldiği zulümlerle hızını alamayıp, Gazze’de Hitler’inkini aratmayan bir soykırımı yapıyorken, Almanya da güya Holokost utancını hafifletmek için, bu soykırımı olağanüstü bir şekilde desteklemektedir.

Almanya’nın soykırımcı israile verdiği bu destek Alman kamuoyunda hoş karşılanmasa bile, “Yahudi Düşmanı” damgasını yememek adına herkes susmaktadır.

Çünkü Almanya Parlamentosunun geçen hafta, “Bir daha asla! Almanya’daki Yahudi yaşamını korumak ve güçlendirmek” başlığı altında aldığı yeni bir kararla, israili eleştirmek bile artık “Yahudi Düşmanlığı” olarak görülebilecektir.

Almanya’yı, evrensel insan haklarına aykırı bir karar almaya götüren neden, israilin soykırımına karşı gittikçe büyüyen kamuoyu üzerinde baskı oluşturmak ve susturmaktır.

Tabii, Almanya bu konuda yalnız değildir. Avrupa’daki diğer birçok hükümet de, israilin vahşetlerini eleştiren vatandaşlarını Antisemit olarak suçlamaktan ve çeşitli cezalara çarptırmaktan geri durmuyorlar.

Bir ara siyonizm ile Yahudilik kısmen de olsa birbirinden farklı değerlendirilirlerdi. Siyonizm ve israil eleştirileri de yapılabiliyordu. Ancak gelinen noktada, artık siyonizmin, Yahudiliğin ve israilin neredeyse aynı derecede bir dokunulmazlık zırhına büründürüldüğünü görüyoruz.

Siyonistleri eleştirenler de artık “Yahudi Düşmanı” suçlamasına maruz kalabilecekler, israili eleştirenler de. Avrupa’da yaşayan herkes konuşurken de, yazarken de artık kelimelerine azami derecede dikkat etmek zorundadır. Örneğin, “bir grup Hristiyan bir camiye saldırıp, 10 Müslümanı öldürdü” veya “bir grup Müslüman bir kiliseyi veya havrayı basıp, şu kadar Hristiyan ve bu kadar Yahudi öldürdü” demek “Hristiyan Düşmanlığı” veya “Müslüman Düşmanlığı” değildir. Ama “Yahudiler Gazze’de soykırım yapıyor” veya “Yahudiler bir okulu bombaladı ve 20 öğrenciyi öldürdü” demek, şeksiz ve şüphesiz “Yahudi Düşmanlığı”dır artık.

İnancında böyle düşmanlıklar olmayanlar Müslümanlardır, ama herhalde bu yeni kararın zararını en fazla görecekler de yine Müslümanlar olacaktır.