Gerçi genelde öyleyimdir, ama bu kez bütün "ama"lardan ve "eğer"lerden de uzak ve tamamen yalın bir dil kullanmaya çalışacağım...
Seçime günler kala bazı partilerin kullandıkları dil, Allah korusun, ellerine fırsat geçerse, ne kadar da vahşileşebileceklerini görmeye yetiyor. Bir de yalan söylemede ve iftira atmada o kadar maharetlidirler ki, azıcık bir gaflete dalanların kanmaması imkânsız.
Örneğin, Türk'ün ve Kürt'ün değerlerine düşmandırlar ve bazıları belki Türk ve Kürt bile değiller, ama Türk'ten daha Türk ve Kürt'ten de daha Kürt görünebiliyorlar. Bir de Müslüman değiller, ama bazı konuşmalarından sanırsınız ki, iktidar oldukları günün ertesinde Allah'ın hükümlerini uygulayacaklardır. Hâlbuki en fazla Türk ve Kürt düşmanı olanlar ve en fazla Türk ve Kürt öldürenler de onlardır. Ve hâlbuki Allah'ın nurunu üfürükleriyle söndürmek isteyecek kadar İslam'a düşman olanlar ve mürteci/gerici diye Müslümanlara ellerinden gelen her türlü zulmü yapanlar ve hatta on binlercesini öldürenler de onlardır!
Hele hele CHP cumhura rağmen öyle bir rejim dayattı ve Türk'ün de Kürt'ün de başına öyle darbeler vurdular ki, üzerinden yüz yıl geçtiği halde hala nasıl bir girdabın içine düşürüldüklerini yeterince kavrayamıyorlar. Bu arada hakkını da teslim etmek gerekir ki, Alevisinden Sünnisine, Türk'ünden Kürt'üne ve Arap'ına kadar toplumu belli bir ölçüde asimile etmeyi de başarmıştır. Bunun içindir ki, Dersim'de gerçekleştirdiği katliama ve bugün bile hala Seyyid Rıza'nın şahsında o öldürdüklerine hain demesine rağmen Alevilerin çoğunun desteğini alabiliyor. Bununla birlikte Kürtlere uyguladığı inkâr politikalarını ve işlediği insanlık suçlarını bugün de hala savunuyor olmasına rağmen, PKK ve onun siyasi uzantısı olan DEM gibi yapıları dönüştürdüğü yapılar üzerinden Kürtlerin bir kısmının oylarını alabiliyor.
Şimdi sözün burasında başa, başlığa dönüp soralım; Türk ve Kürt nedir/kimdir?
Toplumlar çoğunluk olarak sahip oldukları din ile anıldıklarına göre, bu iki millet de tabii ki, Müslümandır! Ancak bu demek değildir ki, bu iki milletin %100’ü de aynı inançtadır. Kaldı ki, Peygamberlerin bile gönderildikleri halklarını %100 olarak ikna edebildiklerine dair bir kaynak yoktur. Dolayısıyla Kürt'ün ve Türk'ün Müslüman olduğunu söylememin nedeni de budur. Tıpkı Hintliler, Hinduist, Tibetliler için Budist ve İngilizler için Hristiyan dediğimiz gibi.
Buradan tekrar gelelim Türklüğü ve Kürtlüğü istismar edenlere ve bu değerler üzerinden Kürtler ve Türkler üzerinde tahakküm kurmaya CHP'ye ve DEM'e.
Bilindiği gibi, CHP'nin Amentüsü 6 oktur ve Türk Milliyetçiliği bunlardan biridir. Kendisini sosyalist olarak tanımlayan DEM de, hem varlığını ve hem de gücünü sosyalizmden çok, istismar ettiği Kürtlüğe borçludur. Ayrıca her ikisi de ait olduklarını iddia ettikleri halkın dini olan İslam'a da düşmandırlar.
Yanlış anlaşılmasın... Buradaki eleştirim, bu yapıların İslam olmayışlarına değildir. Çünkü biz Müslümanlar herkesi inancıyla birlikte olduğu gibi tanırken, onlar asla tanımazlar. Buna rağmen benim itirazım ve dahi isyanım, onların kendilerinden olmayanlara yapageldikleri düşmanlığadır ve kendi inançlarını dayatmalarınadır.
İkisi de ırkçıdır! Çünkü CHP, dün nasıl ki, Kürtleri inkâr, imha ve asimilasyon politikalarının mimarı ve onca insanlık suçunun faili idiyse, bugün de hala aynı yerdedir! DEM de Kürtlerin mağduriyetini istismar etmenin yanı sıra CHP ile Laiklik ortak paydası temelinde her daim işbirliği içinde olması nedeniyle ırkçıdır!
Bu iki yapı bağlamında artık görmenin de ötesinde çözmemiz gereken bir sorun da şudur: Halkçılık olan CHP de halkın katilidir ve her fırsatta "Halkların Kardeşliğinden" dem vuran DEM de! Zaten, "en fazla Türk öldüren ve en fazla Kürt öldüren kimdir?" diye sorduğunuzda da karşınıza sadece bu iki yapı çıkmıyor mu? Hem de hala kan dökenlere selam duran halleriyle... Zaten kullandıkları dile dikkat ederseniz, hala halkın kanına ne kadar susadıklarını da görürsünüz.
Bütün bu kötülüklerine rağmen kendilerine çağrımız, kendilerine saygı gösterilmesini bekledikleri gibi, kendilerinden olmayanlara saygılı olmaları ve herkes için daha barışçı, daha güvenli ve daha müreffeh bir Türkiye'nin inşasına yoğunlaşmalarıdır.
Eminim ki, Türkiye toplumu da tercihini bu anlayıştan yana yapacaktır!