Şahit olduğumuz gibi, hayat akıp giderken, bizler de nerede ve hangi hal üzere olursak olalım, her birimiz kendi sınavımızı yaşıyoruz. Diğerleri nasıl inanıyor, ayrı bir konu, ama en azından biz Müslümanlar için bu böyledir... O'ndan geldiğimize ve an geldiğinde, dönüşümüzün yine O'na olduğuna irademizle yaptığımız her şeyden dolayı hesaba çekileceğimize inanırız. Yaptığımız zerre kadar her hayrın -iyiliğin- ve yine zerre kadar bile olsa her şerrin -kötülüğün- hesabını vereceğimize iman ediyoruz.
Hayatı yukarıdaki gibi yaşadığımız takdirde, bu bize izzet içinde hayat olarak geri döner. Ki bugün ümmetin çoğunluğu olarak zillet içinde yaşıyor olmamız, inancımızla amellerimiz arasında büyük bir çelişki olduğunu göstermektedir.
Hayrın-iyiliğin diğer adı hak, adalet, ehliyet, liyakat ve kısaca insanın ve dahi tabiatın yararına olan her şey iken, şerrin-kötülüğün diğer adı da zulümdür ve dolayısıyla insanın ve dahi tabiatın zararına olan her şeydir.
En büyük iyiliği de ve en büyük sapmayı da birbirimizle olan doğrudan ve dolaylı ilişkilerimizin sürecinde yaşıyoruz.
Bu genel girişten sonra gelelim yerel seçimlere...
Belediyecilik, bir kamu hizmeti olması nedeniyle, hem işe almada ve işten çıkarmada ve hem de maddi kaynakların kullanımında ilişkilerin oldukça yoğun olduğu bir alandır.
Üzülerek belirtelim ki, Türkiye'nin belediyeciliği de tıpkı Türkiye'nin siyaseti gibi oldukça kirlidir. Bu da, ezici çoğunluğun görevini hakkıyla ve layıkıyla yapmadığı anlamına gelmektedir.
Öyle ki, siyasette olduğu gibi, belediyecilikte de çoğunlukla seçimimizi ana hatlarıyla ehil ve layık olanlar arasında değil de, kötülerin arasında daha az kötü olandan yana yapmak zorunda bırakılıyoruz.
Seçimler konusunda Türkiye seçmeninin çoğunun genel bir özelliği de, tercihinde ehliyeti ve liyakati değil de partisini öncelemesidir. Bu seçim de tıpkı gömlekteki ilk düğmenin yanlış iliklenmesiyle başlayan bir hatalar zincirini doğuruyor.
Benim tercihim, yaşadığım şehre daha iyi hizmet yapacağına ve dolayısıyla daha ehil ve layık olduğuna kanaat getirdiğim adaylardan olagelmiştir.
İsrail'in Gazze'de soykırıma giriştiği günden beridir, dünya Gazze ile israil, yani iyi ile kötü arasında ikiye ayrıldığı ve her birimiz de ikisinden birinin yanında yer almış olduğumuz gibi, önümüzdeki seçimde de bizi böyle bir tercih ile karşı karşıya bırakıyor.
Bazılarımızın yaptıkları gibi, hiçbirini seçmemek de bir tercihtir, ama ister uzak duralım veya ister adaylardan birini seçelim, seçilenin yapacağı işlerden biz de nasibimizi alacağımıza göre, iyiliği kötülüğünden fazla olanı veya daha az kötü olanı seçmek de bir tercihtir.
İyiden ve iyilikten yana çaba gösterenlere selam olsun...