Uzun süredir Sivil Toplum kuruluşları ve bunların da özellikle yardım amaçlı olanları üzerine yazmak istiyordum. Fakat mümkün olmadı. Geçenlerde HAMAS'ın da buna dair bir açıklamasını okuyunca, artık değinmek vacip oldu.
Yardım etmek kadar, yardım edebileceklerle yardıma muhtaç olanları buluşturmak da önemlidir. Bu amaçla kurulan dernekler ve vakıflar vardır. Dünyanın her yerinde ve her toplumda bu tür faaliyetler oldukça yaygın bir şekilde vardır. Ancak bunların bazıları ya yardımları istismar etmek için kurulurlar, ya da ilk başta iyi niyetlidirler, ama zamanla bozulurlar. Ki bu olumsuzluk da her ülkede az veya çok yaşanmaktadır.
HAMAS, konu ile ilgili 27 Ocak 2024'te yayınladığı bildiride istismarcı dernek ve şahıslardan bazılarının isimlerini de vermiştir. Ancak hepimiz biliyoruz ki, istismarcı dernek, vakıf ve şahıslar bu kadarla sınırlı değildir ve maalesef oldukça çoktur.
Malumunuz, yardım amaçlı bu sivil toplum kuruluşlarının faaliyet alanları da o kadar geniş ve yaygın ki... Yetim, Öğrenci, Deprem, Hac, Umre, Kanser, Çocuk, Evsiz, Çevre, Hayvan, Afrika'ya Su Kuyusu, Afrika'ya Keçi ve daha nice yardım alanları...
Fakat icraatlarına bakılırsa, bazıları için, "Sivil Toplum Kuruluşu" yerine, "Sermaye Toplama Kuruluşu" demek daha doğrudur.
Gerçi elimde bir veri yok, ama görebildiğim kadarıyla bu istismar herhangi bir dine mensup olan toplumlarda daha yaygındır. Bu dinin Yahudilik, Hristiyanlık, İslam veya başka biri olması da bu gerçeği değiştirmiyor.
Nerede bir mağduriyet, bir acı ve bir gözyaşı varsa, bakıyorsunuz bu istismarcılar da akbabalar gibi oraya üşüşmüşlerdir.
Mesela Yahudilerin ilgili kuruluşlarında İkinci Dünya Savaşı'nda yaşanan mağduriyetlerin istismarı yaygındır. Okuyanlarınız mutlaka vardır... Norman G. Finkelstein da yıllar önce bu istismara dair “Holokost Endüstrisi” adında bir kitap yazdı. İkinci Dünya Savaşı'nda yaşamını yitiren Yahudilerin kalanlarına tahsis edilen paraların nasıl kitabına uydurularak iç edildiğini anlatır. Fakat yine üzülerek belirteyim ki, bizdeki istismar belki o büyüklükte değildir, ama çok daha yaygındır.
Hele hele bir de Allah'ın adı ile aldatanlar var ki, en tehlikelileri de bunlardır. Siz gönlünüzden kopanı vermekle hayır işlediğinizi ve böylece Allah'a daha bir yaklaştığınızı düşünürken, onlar hem inancınızı iğfal etmiş oluyorlar, hem de paranızı almış oluyorlar.
Hülasa, adı ve sanı ne olursa olsun, kim ve ne için yardım topladığını söylerse söylesin, elinizi cebinize atmadan önce "aldatıcılar sizi Allah’ın adı ile aldatmasın" ayetini hatırlayın ve akabinde de onların samimi olup olmadıkları hakkında emin olun. Unutmayın ki, gücünüz oranında yardım etmekle mükellef olduğunuz gibi, doğru yere yardım edip etmediğinizden ve yardımınızın yerine ulaşmasından da yükümlüsünüz.
Dünyanın neresinde olursa olsun, mağdurlara yardım edelim, ama leş kargalarına da hiç mi hiç geçit vermeyelim...