İslam ve Kemalizm… Müslüman ve Kemalist… İki ayrı din ve iki ayrı dinin mensupları! Bu temel karşıtlığın örneklerini İslam ve Yahudilik, İslam ve Hristiyanlık, İslam ve Komünizm, İslam ve Budizm şeklinde çoğaltabiliriz.

İslam, yeryüzündeki bütün din ve ideolojilerden ayrıdır, hepsinden beridir ve kendi başınadır.

İslam, Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar bütün peygamberlere gelen vahiydir ve bu vahyin özü ve özeti de tevhittir. Tevhit ise, Allah’a ortak koşmamak, başka şahısların, başka ideolojilerin ve başka dinlerin hükümlerini değil, sadece ve sadece Allah’ın hükümlerini esas almaktır. Hac Süresinin 78. Ayetinde de açıkça görüldüğü gibi, Âdem’den günümüze ve kıyamete kadar inananların bir adı vardır; Müslüman! Bu adı veren de Allah!

Dolayısıyla ne Müslümanlar Kemalist’tir ve ne de Kemalistler Müslüman! Bunun aksini iddia edenler ya yalan söylüyordur veya takiye yapıyordur! Bunun aksini iddia edenler varsa, ispatlamak durumundadırlar.

Bize göre, Sayın Barlas da bütün bunları bilecek kadar birikimli bir gazetecidir. Çünkü kendisi de bir Sebatayist mi, bilmiyoruz, Sebataycılarla olan derin ilişkilerinin yanı sıra iyi araştıran duayen bir gazetecidir.  

Yanlış anlaşılmasın, Barlas’ın Sebatayist veya Kemalist yahut başka bir inançta olması, her birimizin dilediğimiz inanca sahip olmamız kadar bir haktır. Bu bağlamda yekdiğerimizi olduğu gibi tanımak ve kabul etmekle yükümlüyüz. Karşılıklı ret ve eleştirilerimiz de onları oldukları gibi tanıyıp kabul ettikten sonra geldiğinde ancak bir anlamı vardır.

Bizim itirazımız, Barlas’ın 31 Ağustos 2021 tarihli yazısında Başkan Sayın Erdoğan için, “Kemalist” adını-sıfatını kullanmasınadır. Barlas’ın, Türkiye için gece gündüz ve dur durak bilmeksizin çalışan Erdoğan’ı Kemalizm üzerinden okuması ve ona “günün en aktif Kemalist’i” demesi bir taltif gibi değil, bir tahkirdir. Dolayısıyla kamuoyu olarak bizlerin şu sorunun cevabını Barlas’ın ağzından duymaya hakkımız var: Barlas, Erdoğan için “Kemalist” demenin İslam’da ne anlama geldiğini gerçekten de bilmiyor mu, yoksa “tecahülü arif” mi yapıyor?

Bunu sadece Barlas yapmıyor. Başkaları da Atatürkçülüğü, Kemalizmi ve Laikliği Müslümanların başında Demokles’in Kılıcı gibi sallayıp durmaktadırlar.

Oysa Barlas da pekâlâ bilir ki, dün olduğu gibi bugün de Kemalizmin üretmek, Türkiye’yi kalkındırmak, toplumsal barışı, güveni ve refahı sağlamak gibi bir önceliği yoktur. Ve başından beri bütün aktifliğini de toplumun %99’unu oluşturan vatandaşların inancına karşı savaşmak yönünde ve o inancı yaşama çabası içinde olanlara zulmetmekte göstermiştir.

Toplumu, dini ve etnik aidiyetleri üzerinden “mürteci” ve “bölücü” diye suçlayıp onlara karşı onca katliamları ve envaiçeşit zulümleri reva görenler ve dahi yüzlerce yıllık kardeşliğimizi sekteye uğratan inkâr, imha ve asimilasyon politikalarının mimarları Kemalistler değil mi?

Kaldı ki, Erdoğan da bugüne kadar kendisini Kemalist olarak tanımlamamış, ama yeri geldiğinde “ben Müslümanım” demekten de geri durmamıştır. Hal ve hakikat böyle iken, Barlas’ın Erdoğan’ı “günün en aktif Kemalist’i” olarak tanımlaması, hem Erdoğan’a ve hem de onun şahsında bütün Müslümanlara bir tuzaktır. Kendimiz olmamıza tahammül edemiyorlar. Kendi adımızla anmaktan sakınıyorlar. Olmamızı istedikleri sıfatlarla bizi tanımlıyorlar. Defalarca tahrip ettikleri ülkeyi baştan başa imar etmemizi takdir ederken bile dürüst davranmıyorlar ve bize başka sıfatlar yakıştırıyorlar. İrademizi idaremize yansıtma çabalarımıza saygıları ve tahammülleri ise hiç yoktur!

Yukarıda da dediğimiz gibi, bazılarının Atatürkçülüğü, Kemalizmi ve Laikliği Demokles’in Kılıcı gibi başımızda salladıkları bugünlerde onlara cevabımız ne olmalı?

Tıpkı biricik önderimiz Hz. Muhammed gibi, “sizin dininiz size, bizim dinimiz bize” mi demeliyiz yoksa imanımızı dünyamıza feda edip, “hem Müslümanım, hem de Atatürkçü” veya “hem Müslümanım, hem de Kemalist” yahut “hem Müslümanım, hem de Laik” mi demeliyiz?