Yeni değil, son bir iki yıldır Afgan gençlerinin ülkelerini akın akın terk ettiklerine şahit oluyoruz. Gençlerin bu durumunu, “Taliban’dan korktukları için soluğu dışarıda alıyorlar” şeklinde izah edenlere şunları sormak gerekir: Bu gençler ABD işgalinde daha mı rahat idiler? Veya Amerika’nın bu gençlere sunduğu güzel bir hayat vardı da, Taliban gelince bunu yitirdikleri için mi gidiyorlar?

Bu girişi okur okumaz ellerindeki “Talibancı” damgasını hemen sallayıveren eziklere cevabımızı sona bırakıp, konumuza devam edelim.

Bu gençlerin son zamanlarda vatanlarını terk etmelerinin nedenini bilmezsek ve bu olayın adını doğru koymazsak, Amerika ve müttefiklerinin aldıkları büyük yenilgiden sonra yapacakları yeni hamlelerini de doğru okuyamayız. Evet, görünürde Afgan gençleri ülkelerini terk ediyorlar veya Taliban’dan kaçıyorlar. Ama gerçek şudur: Afgan gençleri korku ve paniğe kaptırılarak kaçırılıyorlar. Bunu da yapanlar Amerika ve müttefikleridir!

Kabil Havaalanını hala işgallerinde tutmalarının nedeni de budur. Korku ve paniğe kaptırdıkları gençleri uçaklarla kaçırıyorlar. Amerika’nın uçaklara doldurduğu bu gençleri nereye ve ne amaçla götürdüğü önemlidir. Götürülenler sadece işbirlikçi Afganlılardan ibaret değildir. Hatta işbirlikçilik yapanların yüzüne bile bakmıyorlar. Amerika, bizzat götürdüğü gençlerle yetinmeyecek, göreceksiniz, bir şekilde diğer ülkelerdeki Afgan gençlerine uzanıp onların hepsinden bir ordu devşirmek ve bunu da Afganistan’a karşı kullanmak istiyor. Böylece hem uğratıldığı yenilginin intikamını almak ve hem de Afganistan’da barış, güven ve huzurun sağlanmasına engel olmak istiyor.

Dikkat ederseniz, sadece Türkiye’ye gelen Afgan gençlerinin sayısı bile yüz binlerle ifade edilmektedir. Bize gelenlerden daha fazlası da komşu Türkmenistan, Tacikistan, İran ve Pakistan’dadır. Bu ülkelerin bu gençlere sunacakları imkanlar görece olarak Afganistan’dakindan daha iyi olsa bile, gençleri tatmin etmeyeceği açıktır. Bu gençler rüyalarındaki Avrupa’ya da kapak atamayacaklarına göre, ya geri dönecekler veya geldikleri ülkelerde kalacaklardır. Kendilerine verilen korku geri dönmelerine engel olduğu için kalmaya mecburdurlar. İşte Amerika’nın da istediği budur. Afganistan’a karşı savaştırmak için bunlardan ihtiyaç duyduğu kadarını devşirecektir.

Şunu kesinlikle bilmeliyiz ki, Amerika, Afganistan’da askeri olarak mağlup oldu, ama Afganistan’daki çıkarlarını her ne pahasına olursa olsun, korumaktan geri durmayacaktır. Bu emelini gerçekleştirmenin ABD için en az maliyetli yolu da, Afgan gençlerinin kısmen cehaletinden, kısmen delikanlılığından, kısmen mutsuzluklarından ve kısmen birbirlerine olan karşıtlıklarından suiistifade ile onları kendisine asker yapmaktır. Yani Amerika Suriye’de PKK, PYD ve YPG’ye nasıl bir rol biçmişse, Afgan gençlerine de aynısını düşünmektedir. Şimdi bir yandan Taliban’ı başarısız kılmak veya kendi emrine almak için uğraşırken, diğer yandan da bu gençleri kendi emelleri doğrultusunda eğitip kendisine asker yapacaktır. Amerika diğer yerlerde istemediği gibi, Afganistan’da da Taliban veya başka herhangi bir hükümetin başarılı olmasını istemez. Afganistan’da barış ve istikrar da istemez. Çünkü bütün bunlar Afganistan’ın komşu ülkeleriyle çok yönlü ilişkiler geliştirmesi, kendi madenleri üzerinde söz sahibi olması ve ülkenin her geçen gün bağımlılıktan bağımsızlığa doğru yol alması demektir. Amerika da buna meydan vermemek için şimdiden önlemlerini alıyor ve Afgan gençlerini kendine asker yapmak yoluna gidiyor. Başarırsa, bu gençlerden bir ordu devşirip Afganlılara karşı savaştıracaklardır.

Bunda başarılı olup olmayacaklarını da ABD ve müttefikleri değil, yine Afganlılar ve bir de devşirmek istedikleri o gençlerin iradesi belirleyecektir. İnanıyoruz ki, son 40 yıldaki işgaller ve savaşlar Afganlıları bu gibi tuzaklara düşmeyecek kadar olgunlaştırmıştır.

Burada Afganlılara şu dostça uyarıda bulunmak istiyoruz: Taliban veya başka bir gruptan olmanız kendi tercihinizdir. Birbirinize karşı yapıcı bir muhalefet içinde olmanız da zararınıza değil, yararınızadır. Ancak ülkenizi 20 yıldır işgal edip akla ve hayale gelmedik vahşetler işleyen, bu süre içinde yüz binlercenizi öldüren, kadınlarınıza tecavüz eden, nice masum kardeşlerinizi yıllarca Guantanamo’da en vahşi şartlarda tutan, yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynaklarınızı gasp eden ve şimdi de yeni tuzakların peşinde olan ABD’ye veya müttefiklerine zerre kadar meyletmenin ihanet olduğunu siz de biliyorsunuz.

Son sözümüz de ABD ve müttefiklerinin Afganistan’da hezimete uğrayıp yenilmelerine üzülüp ağlayan eziklere, namı diğer Amerikancılara olsun; biz dün Talibancı olmadığımız gibi bugün de Talibancı değiliz. Taliban’ın adil icraatlarını sahiplenir, zalim icraatlarını da reddederiz. Bu ölçümüz Müslüman olsun veya olmasın herkes ve her yapı için aynıdır. Peki, siz de Amerikancı olmadığınızı ve Amerika’nın Afganistan’daki vahşetlerini, tecavüzlerini, gasplarını ve cinayetlerini mahkum ettiğinizi söyleyebiliyor musunuz?