Günler, haftalar ve aylar derken, yılları da birer birer arkamıza alıyoruz. Yılları arkamıza almasına alıyoruz, ama çoğu kez aslında kendimizin de bu yıllarla birlikte gidiyor olduğumuzu unutuyoruz. Unutmadığımız zamanlarda da yükümlülüklerimizi yerine getirebildiğimizi gönül rahatlığıyla söyleyemiyoruz.

Son yılların yeni modası ve zamanımızın ciddi bir kısmını alan konusu da dini ve dahi milli gün ve bayramlarda birbirimize hayır, dua ve başarı temennilerinde bulunuşumuzdur. Birbirimizi bu vesilelerle bile olsa anmak ve birbirimize hayır dualarda bulunmak tabii ki güzeldir ve olması gerekendir. Fakat bunlar bizde bir eyleme dönüşmediği sürece zaman kaybından, hem kendimizi ve hem de muhataplarımızı avutmaktan öte bir anlam ifade etmemektedir.

Zaten eyleme dönüştürmemiz gerektiğini söylediğim şeyler de hepimizin dilimizden düşürmediğimiz hasletlerdir. Örneğin, yardımlaşmak, kul hakkına riayet, tevazu, ilişkilerimizde adaleti ve işlerimizde ehliyeti ve liyakati gözetmek, rüşvetten, işlerimize fesat karıştırmaktan, iftiradan ve gıybetten uzak durmak bu hasletlerden bazılarıdır. Ki bu özelliklerin hiçbiri Ramazan ayına özgü veya onunla sınırlı da değildir.

Bu hasletleri hayatımızda yaşadığımız ve yekdiğerimizi de dinde kardeşler olarak iyiliği emretmek ve kötülüklerden sakındırmak suretiyle koruyup kolladığımız oranda izzetli bir hayat yaşayabiliriz.

Müslümanlar olarak eğer bugün yeryüzündeki insanların %10’unu oluşturuyor olmamıza rağmen, yeryüzünün kanı en fazla dökülen, malı en fazla gasp edilen, ırzı-nesebi en fazla tecavüze uğrayan ve izzeti en fazla ayaklar altına alınan kesimini oluşturuyorsak, bunun iki nedeni vardır: Ya inandığımız bu dinde (hâşâ)bir sorun vardır veya biz bu dini hakkıyla ve layıkıyla yaşamıyoruz!

Eminim ki, şimdi sizlerin de Müslüman olanlarınız sorunun dinden değil, kendimizden kaynaklandığını söylüyorsunuzdur.

Şartlar ne olursa olsun, Müslümanın ilk bakışta göze görünen özelliği, izzetidir. Nitekim Kur’an’da; “izzet Allah’ın, Resulünün ve müminlerindir” diye buyurmaktadır.

Her birimizin kendi nefsini yoklayarak cevabını vermesi gereken sorulardan biri şudur: Ramazan ayı, yani orucumuz ve yapacağımız diğer ibadetler bir taraftan küfre karşı izzetimizi bilememizi sağlıyor ve diğer taraftan birbirimize iyiliği emretmemizi ve kötülüklere karşı birbirimizi uyarma gibi eylemlere dönüşüyor mu?

Haddizatında rahmet olan Ramazanın o engin rahmetinden nasibimizi almanın çabası ve duasıyla…