Ülkesi için değil gecesini ve gündüzünü, hayatını bile ortaya koyan Başkan Sayın Erdoğan’a bir öneri ile konuya girelim:

Lütfen danışmanlarınıza veya ilgili birimlerinize değil, doğrudan size ulaşabilecekleri bir iletişim adresi veriniz de Türkiye’ye dönüş yapmak isteyen beyinlere bu bürokrasinin nasıl bir cehennem yaşattığını bizzat mağdurlarından öğreniniz.

İçimiz kan ağlayarak ifade etmeliyiz ki, bürokraside öyle bir kesim var ki, bu ülkede kan gövdeyi götürse de, bu ülkenin insanları açlıktan birbirilerini yeseler de ve hatta bu ülke işgale uğrasa da zerre kadar üzülmezler, aksine bu manzaralardan aldıkları şeytani zevkin tadını çıkarmaya çalışırlar. Her ne suretle olursa olsun elde ettikleri makamları ve imkânları bu ülkeye borçlu olanların kendi ülkelerine böyle bir zulmü, böyle bir ihaneti reva görmelerinin nedeni nedir acaba?

Bu bürokrasi, geçelim Türkiye’ye gelecek beyin göçünü, bilgiyi, bilimi ve bilimsel projeleri desteklemeyi, mümkünse bunları kendisi çalıp birilerine peşkeş çekiyor, değilse bir daha Türkiye’yi düşündürtmeyecek şekilde onların analarından emdikleri sütü burunlarından getirtiyor.

Bu güruhun zerre kadar bile olsa emeğe saygısı yoktur! Bu güruhun dünyasında hakkı ve adaleti gözetmek ve dahi ehliyete ve liyakate özen göstermek asla yoktur! Sanki bir görevleri vardır, o da işleri olabildiğince zorlaştırmak ve mümkünse engellemektir.

Aralarında elbette işlerinin ehli olan saygın bürokratlar da vardır. Ama eminiz ki, onlar da bu meslektaşlarından benzer mağduriyetleri yaşıyorlardır.

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerindeki Yeniçeri Ocağı ne ise, Türkiye’deki bürokrasi de odur. Dolayısıyla hükümetin, dahası devletin ne yapıp edip bu bürokrasiyi halletmesi gerekiyor. 

Düşününüz ki, bir buluşunuzla veya bilimsel bir projeniz ile TÜBİTAK’a veya ilgili olan başka bir kuruma başvurdunuz. Hak ettiğiniz muameleyi görmeniz veya hak ettiğiniz sonucu almanız adeta mucizedir. Eğer mümkünse onca emek verdiğiniz o çalışmayı elinizden alıp kendi adamlarına peşkeş çekerler veya bir daha böyle bir girişimde bulunmayı hayal bile edemeyeceğiniz şekilde sizi soğutur ve küstürürler. Bunu hem kendimiz yaşamışımız ve hem de yaşayanları biliyoruz. Dediğimiz gibi, şikâyetimizin hakikaten yerini bulacağı bir iletişim adresi olduğu takdirde inanıyorum ki, yüzlerce insan bu anlamda maruz kaldıkları haksızlıkları ve engelleri paylaşacaklardır.

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank’ın Türkiye’ye beyin göçünü gerçekleştirmek amacıyla sunduğu destekleme paketi takdire şayandır. Ancak bundan gerçekten bir sonuç almak istiyorlarsa, Türkiye’ye geri dönmeye ve bilgilerini insanlarının hizmetine sunmaya amade olan beyinleri bu sırtlan bürokrasinin saldırılarına karşı koruma güvencesini de vermelidirler. Bu güvenceyi vermedikleri takdirde Türkiye’ye bir beyin göçü beklemesinler. Çünkü bu beyinler hem Türkiye’de bürokrasi diye bir canavarın varlığından haberdardırlar ve hem de emeklerini bu canavara kaptırmayacak kadar akıllıdırlar!

Yani ne kadar güvenlik, o kadar Türkiye’ye beyin göçü. Ve ne kadar emeğe saygı o kadar Türkiye’ye bilgi akışı! Yetkililer bu destek-teşvik programının da diğer birçok destek-teşvik programı gibi akamete uğramasını istemiyorlarsa, taşları değil, bürokrasiyi bağlasınlar ki, beyinler de Türkiye’ye korkusuzca gelebilsinler.