Başlık için ilk anda abes derseniz, haklısınız. Ama biri Yahudi diğeri, Yahudi ortağı tüccar… İkisi de menfaat gözetmeden bir araya gelmezler.
İşgal altındaki Filistin topraklarında “yerleşim yeri” adı altında “işgal kolonileri”ni artırmaya yönelen Netanyahu ile Trump arasındaki ortaklığın pek çok sebebi vardır. Ama bunlardan biri var ki pek konuşulmuyor, bir tür Yahudi sırrı olarak kalıyor. Ne var ki bugünün dünyasında sır, saklı kalmıyor: israil`in nüfus problemi ve Trump`ın göçmen politikası.
Trump`ın gömen politikasının israil açısından önemini anlamak için Türkiye`nin Varlık Vergisi hikâyesine bakmak gerek.
Türkiye`de 1930`lu yıllarda 200 bin civarında Yahudi vardı. Türkiye, kapılarını önce, yayılan milliyetçilik eğilimi yüzünden Avrupa`dan kaçan Yahudilere açtı. Özellikle Almanya`dan gelen Yahudiler, yoksulluk içindeki Türkiye`de yüksek maaşlarla en iyi kurumlara uzman diye yerleştirildi.
1940`ların başında ise önce Yahudi karşıtı haberler yapıldı. Yerli Yahudilerle birlikte Türkiye`ye yerleşen yabancı Yahudiler de ürkütüldü. Ardından 11 Kasım 1942`de, Varlık Vergisi çıkarıldı. Buna göre gayrimüslimler, Müslümanlara göre birkaç kat fazla vergi ödeyecekti. Allah Allah… Ülke, laik değil miydi? Ne diye böyle bir ayrıma gidiliyordu? Dün Yahudiye dost olan CHP ve İnönü, bugün neden onlardan birkaç kat vergi alıyordu?
Varlık Vergisi`nin hikmetini dönemin tek partisi CHP`nin başbakanı Şükrü Saraçoğlu, Türk milliyetçiliği ile açıklamıştı. Ama hikâye, 1948`de israil`in kuruluşuna gelindiğinde anlaşılıvermişti: Varlık Vergisi ile Yahudinin en kutsal mabedi cebine dokunulmuş, Türkiye`deki Yahudiler, israil`e nüfus için Filistin`e pompalanmıştı.
Birkaç yıl içinde Türkiye`deki yabancı Yahudiler bir yana, vatandaş Yahudilerden yüz elli bini israil`e göç etmişti. Yüz ellin bin nüfustan ne çıkacak? Demeyin. Zira 1948`de Filistin`de sadece 850 bin Yahudi vardı. israil, o 850 bin Yahudi ile kurulmuştu. Türkiye`den giden yabancı Yahudilerin dışında kaldığı o yüz elli bin, o toplam nüfusun neredeyse beşte birini oluşturmuştu.
Halk, İnönü ve CHP`nin Varlık Vergisi ile Yahudilere düşmanlık ettiğini zannederken İnönü ve CHP, israil`in kuruluşuna hayati bir destek vermişti.
Yahudiler, gezgin tüccarlardır. Devlet geleneklerini çoktan yitirmişlerdir. Bu yönüyle Bedevilikle Yahudilik arasında çok az fark vardır: Bedevi için yurt, hayvanını otlatabildiği yer ise Yahudi için de yurt, ticaretinin döneceği yerdir. Nitekim, 1950`lerde Adnan Menderes Varlık Vergisi`ni kaldırınca Filistin`e giden Yahudilerin yüzde onu Türkiye`ye geri dönmüştür.
Avrupalılar onlardan kurtulmak ve İslam dünyasının başına bela etmek için Yahudileri Filistin`e tıkıştırıverdiler. Bir avuç siyonist Yahudi dışında hiçbir Yahudi, bugünün dünyasında Amerika gibi Yahudi şirketlerin ticareti elinde bulundurduğu geniş bir ülke varken daracık Filistin`de neden “zorunlu ikamete” tabi tutulduğunu anlamıyor.
israil Yahudilerinden fırsatını bulan ABD`deki akrabalarının yanına sığınıyor. Dünyada nüfusu az artan ülkeler arasında yer alan israil, bu göçü varlığı için tehdit görüyor. Netanyahu, Obama yönetiminin meseleyi özgürlükler kapsamında ele alıp israil`den ABD`ye göç eden Yahudilere yerleşme izni vermesinden rahatsızdı.
Trump`ın göçmen politikası, daha seçim aşamasında iken israil`den göç eden Yahudileri ürküttü, bir bölümü işgal altındaki Filistin`de ev satın almaya veya kiralamaya yöneldi. Trump`ın politikaları etkisini hissettirdikçe Netanyahu, daha çok Yahudi`nin ABD`den israil`e döneceğini, siyonist devletin bununla bir süre daha nüfus probleminden kurtulacağını düşünüyor. Netanyahu, Trump`ı ABD`deki önemli bir kısım Yahudinin aksi yöndeki tutumuna rağmen destekledi, desteklemeye devam ediyor. Trump, CNN gibi Yahudi kuruluşlardan bulamadığı desteği, Evanjelist dostu Yahudilerle Netanyahu etkisindeki Yahudilerden bulmayı umuyor.