Geçen yıldan da hatırlayın. Bazı “modern anlayışlı” dershaneler, kız-erkek ilişkilerine sınırlama getirmişlerdi. Öğrencilerin bu yöndeki sözleşmeye uymamaları durumunda dershaneden uzaklaştırma cezası verileceği ilan edilmişti. Bir okul müdürü ise (sanırım Mersin`deydi) kız-erkek ilişkilerini sınırlandırdığı gerekçesi ile modern ailelerin tepkisiyle karşılaşmıştı. Yine üniversite sınavı sırasında İstanbul`da tevafuken karma olmayan kimi sınıflar oluşmuş ve bu durum çağdaş yaşamın bekçisi basının dikkatinden kaçmamıştı.

“Karma” sözcüğü Anadolu Türkçesinde “farklı olanları birbirine katmak, karıştırmak, bir yapmak” anlamındaki “Kar(mak)” fiilinin mastarıdır.

“Karma Eğitim”de “farklı cinsiyetteki bireylerin iç içe konduğu, birbirine karıştırıldığı, aralarındaki farkın görmezlikten gelinerek aynı ortamda okutulduğu eğitim” sistemi anlamındadır. Dikkat edileceği üzere kavramın kendisi bile “karmaşa” işareti veriyor. Olumsuz sonuçları duyuruyor.

Eğitim karmaşayı kaldırmaz. Düzensizliğe katlanmaz. Ama Türkiye`ye bu sistemi ithal edenlerin bunu düşünecek hâlleri yoktu. Karma(şık) eğitime ne getirir, ne götürür? Bunu pedagojik (eğitimsel) faydası, zararı nedir, ne değildir? Onları ilgilendirmiyordu.

Ölçüleri Batı`ydı, bir şeyi Batı yapıyorsa onu tartışmak anlamsızdı. Çağdaşlık ya hepten alınırdı ya da hiç... Çağdaş uygarlığa mutlak bir teslimiyet olmadan çağdaş olunmazdı.

Madem çağdaş uygarlığın mümessili Batılılar öyle yapıyordu; bizde de öyle olmalıydı.

Batı`nın önemli bir bölümü karma(şık) eğitimi sadece kısmen uyguluyordu. Bu, onlar için önemli değildi. Onlar çağdaşlıktan başka yol, Paris`ten başka kıble bilmezlerdi. “Geçmişe” ait ne varsa hepsi alt üst edilecek, ondan vazgeçilecek ve bu konuda katolik geçmişi kökten reddeden Fransızlar örnek alınacaktı.

Ne burası Fransa ne de biz katolik Histiyandık. Olsun, biz yinede olacaksa Paris modası olsun, diyecektik. Paris`te ferdi hürriyet hariç ne varsa Ankara`da o olacak. Ferdi hürriyetin de henüz yaşı gelememişti. Yoksa onu da erkenden alıverirdik.

Emin olun, bu “Karma(şık) Eğitim” bu mantıkla (!) alındı. O dönemde eski eğitim bitirilmiş, yeni eğitimin ise Türkiye`de uzmanı yoktu. Müctehidin olmadığı yerde “taklit” söz konusu olduğu gibi uzmanın olmadığı yerde “kopya” söz konusuydu.

O günlerde düşünme hakkından Batılılar hesabına ferağat edilmişti; Batı`ya “üretim sizden uygulama bizden” deniyordu.

Belki de onların hesabına göre mantıklı tek izah, İnönü`ye aitti: İnönü, eğitim kurumlarının yetersiz olduğunu, bu kurumların yükünün devlete yerleşmesi istenmeyen kesimlerin çocuklarının bu tür yollarla kendiliğinden eğitimden uzaklaştırılarak hafifletilebileceğini düşünüyordu. Bunun için dil ve dinle ilgili yasaklamaların sıkı tutulmasından yanaydı.

Yine de haklarını teslim etmek gerek: 28 Şubat`a kadar Türkiye`de karma(şık) eğitim tam uygulanmadı. Erkek Liseleri ve Kız Liseleri korundu. Bir dönem Erkek Liseleri, Türkiye`nin en başarılı liseleriydi, Türkiye`nin pek çok ünlü ismi o okullarda yetişti. Kız Liselerinden mezun olmak da kızlar için bir olgunluk işaretiydi.

Sonra İmam Hatip Liseleri kuruldu. İmam Hatipler destan yazarken pek çok özel okul ve dershane de karma(şık) eğitimden vazgeçti. Karma(şık) eğitimi tercih etmeyenler için makul bir seçenek çeşitliliği oluştu.

“Devrim yasalarını uygulayacağız” diyen İşçi Partisi zihniyetine uyan 28 Şubatçılar, devrim yasalarını getirenlerden bile daha katı devrimci kesildiler. Erkek ve Kız Liselerini kapattılar, İmam Hatipleri karma(şık) eğitime zorladılar. Özel okul ve dershanelere “Derhâl, kız sınıflarına erkek; erkek sınıflarına kız öğrenci bulun, aksi hâlde kurumunuz laikliğe muhalefetten kapatılacaktır” genelgesi gönderdiler.

Bu genelge gülünç sonuçlar doğurmuştu: Bin kişilik erkek liselerinde bedava kaydedilen 3-5 kız; kız liselerinde 3-5 erkek okuyordu. (Bizzat şahidim) o çocuklar, okullarının adını söylemeye utanıyorlardı. Kimin umurundaydı? Daha da ileri giderek kimi öğretmen sendikaları üzerinden öğrencileri bir kız, bir erkek düzeniyle aynı sırada oturmaya zorladılar.

28 Şubat`ta doğan çocuklar, önümüzdeki yıl liseye başlayacak. Ama bu saçma uygulama neredeyse olduğu gibi devam ediyor. İmam Hatip Liselerinde bile hâlâ soruna çözüm bulunmuş değil. Bu okullardaki fıkıh bilgisi ve Kur`an-ı Kerim derslerinde karşılaşılan zorluk ısrarla görmezden geliniyor.

Belçika, İngiltere, Amerika başta olmak üzere Batı karma(şık) eğitimi çoktan masaya yatırdı. Ailelerin tercihi üzerine o yoldan dönülüyor. Türkiye`de ise “Battık bir kere, çıkamayız” denircesine yanlış devam ettiriliyor, zararları görmezden geliniyor.

Özellikle ifade etmek gerekir: Mesele karma(şık) eğitime hemen son vermek değil, her yerde karma yaşayanların bu konudaki hassasiyetleri biliniyor.

Mesele karma(şık) bir eğitimi istemeyenler için yeterli seçeneğin oluşturulmasıdır.

Ne yazık ki bu kadarı için bile bir program ilan edilemiyor.