PKK ile ilişkisini inkâr etmeyen Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Diyarbakır`da, Peygamber Sevdalıları Platformu ile aynı meydanda ve platformun 20 Nisan`daki etkinliğinden bir gün önce Kutlu Doğum adı altında bir kutlama yapacak. 

PKK, bir Abdullah Öcalan grubudur. Öcalan`ın Hz. Resulullah`la (S. A. V.) ilgili söylediklerinin düşünce hürriyetini çok aşıp hakarete vardığını onu okuyan herkes bilir.

Öcalan`ın bu etkinlikte Hz. Resulullah`la (S. A. V.) ilgili özellikle “Sümer Rahip Devletinden Demokratik Cumhuriyete” kitabındaki ifadelerinden dolayı özür dileyip dilemeyeceği merak ediliyor.

DTK`nin yapacağı kendi açısından en anlamlı etkinlik, liderini bu özre çağırmak ya da onun yerine Müslümanlardan açıkça özür dilemek olacak. Zira İslam dünyasında Batı`ya umut bağlayan nice lider, İslam`a karşı durdu ama hiçbiri Öcalan kadar açıkça hakaret etmedi. Onun hakaretleri kimi zaman Selman Ruşdi`nin ya da Teslime Nesrin`in hakaretlerinden geride kalmıyor.  

Programda bundan dolayı özür söz konusu değilse DTK`yi Kutlu Doğum etkinliği yapmaya zorlayan etken ne olabilir?

Şu anda Rojava diye adlandırılan Suriye Kürdistan`ı PYD`nin yönetiminde… PYD, DTK`nin birebir eş kuruluşudur. Aradaki bu ilişki şu soruyu ister istemez sorduruyor: Aynı programa sahip DTK, Diyarbakır`da Kutlu Doğum etkinliği düzenlerken PYD de Kamışlı veya Amud`da Kutlu Doğum etkinliği yapmayı düşünüyor mu?

Suriye Kürtleri, Kürtlerin en dindar kitlesini oluşturuyordu. Otuz kırk yıl öncesinin Suriye`sinde özellikle Kamışlı çevresinde hemen hemen her Kürt, bir tasavvuf dergâhına bağlıydı. Önce Cigerxwin ve Celal Talabani, sonra PKK, bu İslami birikimi resmen imha etti. Yüzyıllar boyunca İslam`a hizmet eden Suriye Kürtleri İslamî hayattan uzaklaştırıldı, düşünsel bakımından İslam`a karşı konumlandırıldı.

Şu an PYD`nin kontrolündeki alanda neredeyse hiçbir İslamî etkinlik yok. Otuz kırk yıl öncesine kadar Kur`an-ı Kerim okuyan, Hadis ve İslam fıkhı öğrenen Suriye Kürtlerine şu an büyük bir aceleyle Marks ve Lenin okutuluyor. Dünyanın dine döndüğü bu çağda Suriye Kürtleri Marks ve Lenin`in dinsizliğine mahkûm ediliyor.

PYD, Esad rejimi desteği ile kontrolü altına aldığı bölgede, Suriye Kürtlerinin hatıralarında önemli bir yere sahip olan tasavvuf dergâhları bir yana, Barzani`nin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP)`nin bile etkinlikte bulunmasına izin vermiyor.

KDP, milliyetçilikte buluşan farklı kişi ve kesimleri içine almakla birlikte genellikle dindar bir kitleye sahip. Geçmişte “El Parti” diye tarif edilecek kadar Suriye Kürtleri arasında büyük bir etkinliğe sahip KDP, İslamî bir siyaseti hedeflemediği gibi onun kitlesi de İslam`ın siyasi yönüyle çok ilgili değildir. KDP mensuplarının büyük bir kesimi için İslam, belli ibadetlerden ve ahlaktan ibarettir.

Geçmişin komünist ülke ve yapıları hariç hiçbir ülke ve yapı dinin bu şekildeki tezahüründen rahatsız değil. Hatta İslam`la ilişkisi olmayan pek çok ülke ve yapı dahi, toplumsal ahlakın korunması adına böyle bir tezahürü destekliyor, teşvik ediyor. PYD`nin yayın organları ise adeta yirmi dört saat Barzani aleyhine yayın yapıyor. Bunun tek nedeni siyasi anlaşmazlık ve alan çakışması değildir. Aynı zamanda PYD`nin KDP kitlesinin dindarlığındaki ısrarından duyduğu rahatsızlıktır.

Sosyalizmi hâlâ 1940 yıllarda, bir bakıma “Selefî” bir mantıkla anlayan PYD, Suriye`nin geleceği konusunda İslam`ı dikkate alan her tür seçeneğe açıkça muhalefet ediyor. Her tür platformda İslamî seçeneği açık bir dille reddediyor.

PYD`nin İslam karşıtlığı siyasi yönle sınırlı değil. PYD, bu siyasi tutumuna uygun Marksist bir Kürt toplumu oluşturuyor; Kürt toplumu içinde her tür İslamî tezahürle fiili olarak mücadele ediyor. Hâlâ başörtüsü ile uğraşıyor, Kürt kızlarının başındaki örtüyü çıkarmak için yoğun bir ideolojik propaganda yapmak ve eğitim vermekle kalmıyor, aynı zamanda hem resmi anlamda hem mahalle baskısı şeklinde baskı da yapıyor. Düne kadar başı açık Kürt kadını sayılı iken PYD`nin propagandasına maruz kalan genç kızların neredeyse tamamı açık.

Öte yandan PYD, içki gibi Kürtlerin hiç tanışık olmadıkları haramların yayılması yönünde de planlı bir çaba içinde… Aslında bunların hepsi daha önce PKK tarafından da yapıldı ve bugün de uygun ortamda yapılmaya devam ediliyor. Öyleyse PKK, neden Kutlu Doğum etkinliği düzenleme ihtiyacı hissediyor?

Bu sorunun cevabı, “PYD neden Kutlu Doğum etkinliği düzenlemiyor?” sorusunun cevabı ile bağlantılı. PYD kendisini Suriye Kürtleri arasında etkin bir İslamî camianın baskısı altında hissetmiyor. DTK ise kendisini İslamî camianın ağır baskısı altında hissediyor. Bu ağır baskı, onu Kutlu Doğum`u bile kutlayacak bir hâle büründürüyor. Tam hakim olduğu bir bölgede hiçbir İslamî görünüme izin vermeyen PKK`nin bu hâlden dolayı gergin olması anlaşılabilir bir durum değil midir?