Siyaset zorlu ve uzun bir koşudur. Özellikle şiddetli bir rüzgarın estiği bir dönemde beklenen maddi sonuçları almak her zaman mümkün değildir. Manevi sonuçlar ise hep yerindedir. Dünyevi olan eninde sonunda kaybedilirken manevi olan daima sabit kalır.
İslamî olanı gayri İslamî olandan ayıran, İslamî olanda ihlas bulunduktan sonra hiçbir şekilde kaybın olmamasıdır. İslamî olanın kazancı haktır, kaybedeni ise yoktur.
30 Mart seçimi bir yerel seçimdi. Ancak bir genel seçim havasında geçti. Türkiye, kesin iki kutba ayrıldı. Seçimden bir iki gün önce yapılan açıklamalarla neredeyse hiç kimsenin karşı koyamayacağı bir genel tavır ortaya kondu.
Bölgede ise durum çok daha farklıydı. Bir yandan Türkiye genelinin baskısı, öte yandan seçim hürriyetinin bulunmaması, hatta seçimin BDP`den yana neticelenmesi için Türkiye genelinde bir ulusal politikanın izlenmesi seçmenin bu seçimde farklı bir tercih yapmasını neredeyse imkânsızlaştırdı. HÜDA PAR seçmeni, bu ağır baskı altında kendi partisini tercih etti. Oy sayısı ve yüzdeliği ne olursa olsun bunun çok büyük bir siyasi değeri vardır. Bu siyasi değer, önümüzdeki dönemde kendisini kabul ettirecektir.
Siyasete henüz adım atmış bir parti... Kendisini ağır bir siyasi kargaşa içinde buldu. HÜDA PAR`ın bu kargaşadan selametle çıkmış olması bile büyük bir başarıdır. Bütün engellere rağmen kendisini ifade edebilmek, kendisini halka anlatmak, siyasi bir aktör olarak varlık göstermek... Bölge siyasetini bilenler bir yana siyasetle uğraşan herkes, bunun ne kadar zor olduğunu bilir. Bölge siyasetini bilenler ise sadece dünyevi olarak bile düşünülse bunun başlı başına bir zafer olduğunun farkındadır.
Siyaset, elbette bir sonuç alma sanatıdır. Ancak oy sayısında rakiplerini geçmek bu sonuçlardan sadece biridir ve belki oy sayısı siyasetin en geçici sonucudur. Değerli olan, siyasetin ideallerle ilgili sonuçlarına ulaşmaktır. Çok oy alıp kısa bir süre içinde siyaset sahnesinden silinenler vardır. Oysa az oy aldığı halde düzenli bir siyasi hizmetle kendisi için siyaset dünyasında büyük bir yer edinenler vardır. Bu yer edinmenin zorluğu ortadadır.
HÜDA PAR, düzenli siyasi hizmetiyle sadece bölge siyasetinde değil, Türkiye siyasetinde de var olduğunu gösterdi. HÜDA PAR`ın söylemi, Türkiye`de pek çok insanın siyasette var olmasını istediği söyleme denk geliyor. Bir söylemin yaşaması ve siyasette yer alması sahipli olmasına bağlıdır. Bu sahiplilik ya doğrudan olur ya da dolaylı. Ya kendiniz büyük kitlelerin oylarını alarak kendi söyleminizi ülke idaresine taşırsınız. Ya da popüler siyaset içinde olanları kendi söyleminize sahip çıkmaya zorlarsınız.
Güçlü söylemler, ancak sahipli olursa popüler siyaset onlara sahip çıkar. HÜDA PAR, popüler siyasetin bir kanadını kendi söyleminin en azından bir bölümüne sahip çıkmaya zorladı. Bölgede en keskin İslam karşıtları, seçim propagandalarında İslam karşıtı bir söylem geliştirmekten çekindi. Hatta İslami bir söylemi sahiplenir duruma geldi.
HÜDA PAR gibi partiler varsa onların siyasi söylemi değerini korumaya devam edecektir. Aksi halde popüler siyaset içinde olanlar, o söylemi büsbütün terk edecek. Bu da o söylemin ülke idaresinde karşılık bulmasını tamamen engelleyecektir.
HÜDA PAR, oy oranı ne olursa olsan bir siyasi belirleyen olduğunu ispatladı. Siyasetin popüler aktörleri HÜDA PAR`ın kendilerini zorladığı siyasi söylemden rahatsız ve hatta huzursuz olmuşlardır. Bundan şüphe yoktur. Bundan sonra HÜDA PAR`a karşı olumsuz bir tavır içinde olmayı sürdürecekler. HÜDA PAR`ın içinde olmadığı bir siyasi ortam hayal edecekler ve siyaseti öyle bir ortam için dizayn etmeye çalışacaklar.
Ancak bugüne kadar onların hesapları tutmadı, bundan sonra da tutmayacaktır.