Hepimizin içinde sessiz bir çığlık var: Çocuklarımız ne olacak? Bizden sonraki nesil, iman üzere kalacak mı?

Zihinler sonuna kadar bu soruların cevabı ile meşgul… Bu yönde samimi bir uğraş da var. Lâkin dert ortak iken uğraşlarımız ya bireysel ya da nihayet çevreseldir.

Köy-kasaba-metropol; alim-avam, medreseli-mektepli hepimiz çocuklarımızın istikbaline dair aynı dertle muzdaribiz. Ancak her birimiz, ıssız bir adaya savrulan okyanus denizcisi misali, bir başımıza kurtuluş yolu arıyoruz.

Sorun küresel iken, sorun toplumsal iken sorunu lokal ve bireyselmiş gibi çözmeye çalışıyoruz. Karşımızda küresel Yahudi (Batı) uygarlığının teknolojisi var. Ama biz, elimizde kılıç, sağ sola darbeler indirip duruyoruz.

Bu, Kızılderililerin mücadele tarzı olabilir ya da Avustralya yerlilerinin… Ama “Medeni” bir mücadele değil, Kur’an ve Sünnet’le şekillenmiş Medine tarzı bir mücadele olmaya çok uzak.

Siyasi meselelerde küresel emperyalizme karşı, insanlığın iş birliğinden; İslam dünyasının istilasına karşı Ümmetin dayanışmasından söz ediyoruz. Ya yeni nesillerin yetiştirilmesi?

Bu da anti emperyalist mücadeleden değil mi? Yoksa “yeni bir insan” yetiştirmeden istiladan kurtulacağımızı mı sanıyoruz?

Hayır!  Öyleyse yeni nesilleri yetiştirmek, başlı başına bir dayanışma gerektirir:

Bunun için öncelikle, ferdin samimiyetle toplumla iş birliğini gitmesi, sorununu açması, başkalarının yaşadıklarını bilmesi ve ortak bir akla, ortak bir eyleme gitmek konusunda hazır olması beklenir.

Lâkin biz bundan da fazlasına muhtacız:

Müslüman camialar, bir yeni nesil yetiştirme platformu oluşturabilir, en azından bu yönde buluşmalar gerçekleştirebilir.

Camialar, son dönemde insan yetiştirmekte nasıl sorunlarla karşılaşıyorlar? Bu sorunlara karşı ne tür çözümler geliştiriyorlar? Bu çözümler ne kadar etkili oluyor?  sorularının cevabı cömertçe verildiğinde bir birikim oluşur ve buradan bir ortak çözüm hasıl olur.

Aynı bağlamda, Müslümanlar tarihte insan yetiştirme konusunda nasıl çözümler getirmişlerdi? Başka toplumlar, insan krizi yaşadıklarında işin içinden nasıl çıkmışlardı? sorularının cevaplanması, geçmişle bugün ve başkaları ile bizim aramızda bir iletişim sağlar, güçlü bir insan deneyimi sağlar.  

Bildiğim kadarıyla bugüne kadar İslam dünyasında sosyo-ekonomik sahalarda hemen hemen her hususta buluşmalar yapıldı. Ama yeni nesilleri yetiştirmek konusunda kayda değer hiçbir buluşma gerçekleşmedi.

Tunuslu bir Müslüman, çocuğunu yetiştirmek için nasıl bir yol izliyor? Bunu hiçbirimiz biliyor değiliz. Oysa belki ondan öğreneceğimiz bir şey, bizi burada bir sorundan kurtarabilir.

Biz, yeni nesilleri yetiştirme konusunda seferberliğe ihtiyaç duyan bir krizle yüz yüzeyiz. Bu kriz, bireysel etkinliklerle bazı kişileri kurtarabilir ama insanlığın Yahudi uygarlığı ile mücadelesinde karşı karşıya olduğu insanlık krizine karşı çözüm olmaz.

Bu küresel felakete karşı, Kızılderilivari yöntemleri geride bırakıp “Medenice” el ele vermek, ortak bir akıl ve ortak bir eylem tarzı geliştirmek zorundayız. Gecikme lüksümüz de yok.