Kadir Gecesi’nde nazil olmaya başlayan Kur’an-ı Kerim, “Oku!” emriyle başlar.
Kur’an-ı Kerim’i, tarihsel gelişmeleri takip ederek dikkatle tetkik edenler, şunu göreceklerdir: Kur’an-ı Kerim, insanlığın bütününü ilgilendiren bir hususu emrettiğinde aynı zamanda dünyanın o hususla ilgili bir değişim geçireceğini de haber verir.
“Oku!” emri bu mahiyette, insanlığa yönelik hem bir zihinsel dönüşüm emri hem de zihinsel mücadelenin habercisidir. Bundan sonra savaşlar bitmeyecek ama zihinsel mücadele, savaşların bile önüne geçecektir. Bunu başaramayanlar, hangi savaşları kazanırlarsa kazansınlar, sonuçta kaybedeceklerdir. Müslümanların “Cephede kazandık, masada kaybettik!” yakınışı sizce bunu biraz olsun haber vermiyor mu?
Kur’an-ı Kerim “Oku!” emriyle, zihnini yeniden kur, zira bundan sonra yeryüzünün iktidarında zihinleri yeniden kurmanın yeri en önde olacaktır. Savaşların nihayetini zihinleri yönlendirenler belirleyecektir.
Tarih, Kur’an-ı Kerim’i hep doğrular ve onun en büyük mucize olduğunu duyurur. İslam’dan önce yeryüzüne “güç” hakimdi, insanların dinleri bile güç maharetiyle belirlenirdi. İslam, fiziki gücün önemini göz ardı etmedi fakat güç hiyerarşisini değiştirdi. İslam’sız bir dünyada fiziki güç, hep en üstte yer alırken İslam’la birlikte bilgi ve hikmet, fiziki gücün önüne geçti.
Moğollar, bu gerçeği görmediler, İslam hükemasına yenildiler. Son zafer, İslam’ın oldu, onlarsa tarihten silindi, İslam kaldı. Avrupalılar bu gerçeği görmediler, Yahudi bilginlere yenildiler. Avrupalılar savaşları kazandı, onların mirası Yahudilere kaldı. Bugün güç sarhoşu Yahudiler, bu gerçeği görmek istemiyor, onlar da yenilecekler.
İslam’a yönelen düşmanlıkları savmaya çalışmak elbette kıymetlidir. Lâkin sağa sola sataşarak yapılan sosyal medya savunmaları çoğu zaman gelişigüzel sıkılan kurşunlar gibidir, bazen düşmanlarınıza, bazen size isabet eder.
İslam bir nizamdır ve muntazam olanı emreder. Tertip, kimi işlerde İslam’ın emri, kimi işlerde adabıdır.
Gazze’de Müslümanlar, Şeyh Ahmed Yasin’in önderliğinde bir nizam kurdular ve bir tertip içinde mücadele ettiler. Bugün bütün Yahudi uygarlığı, bütün güç unsurları ile onlar karşısında aciz.
Sen, Gazze’de bulunmayan, oraya ulaşmayan Müslüman, sen de bir nizama, bir tertibe uymakla mükellefsin.
Öyleyse her gün Gazze’yi gündemde tutmakla beraber Kudüs davasını baştan başa bir nizam içinde anlatarak zihinleri dönüştürme seferberliğini başlat!
Öyle bir anlatım nizamı, öyle bir tertip oluştur ki insanların arzularla örtülmüş, küfrana uğramış zihinleri üstündeki karanlığı yarsın, insanların sapan zihinleri haktan yana doğrulsun!
Ne dersiniz, gelin, kendimize gelelim ve Kur’an-ı Kerim emirleri doğrultusunda bir nizam ve tertip içinde; Kudüs’ü merkeze alarak zihinleri uyandırma ve hakka yönlendirme seferberliği başlatalım!
Nizam ve tertibi olmayanın ameli zayi olmakla kalmaz, davasına zarar verir. Hatta nizam ve tertibi olmayanın davası yoktur, diyebiliriz.