Meşhur bir sözdür: Zulümle abat olanın ahiri berbat olur! Yine, zulümle abat olunmaz, denmiştir.
İslam, sadece şirki yasaklamadı, sadece şirkle mücadele etmedi. Zulmü de yasakladı, zulümle de mücadele etti.
Zalim, kim olursa olsun, onun karşısında durmayı İslam, mukaddes bir vazife saydı. Öyle ki Kur’an, zalimi cennet ehlinin dili ile lanetler.
Hz. Muhammed Mustafa salallahü aleyhi vesellem şöyle buyurur: “İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa Allah'ın (cc) onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”
Hz. Peygamber’in ahirete irtihalinden sonra, İslam’ı hakkıyla özümsemeyenler putlarını çıkarıp da ibadet etmediler. Peygamberlik iddiasındaki sahtekârlar ürettiler, zekât vermeyiz deyip İslam’da reforma gitmek istediler. Başarılı olmadılar.
Lâkin kimileri, İslam’dan sonra, zulmü ihya etmeye çalıştılar. İslam’ın şirkle beraber nehyettiği ve son verdiği zulmü ikameye yöneldiler. Zulümde İslam öncesi ile İslam sonrası arasındaki devasa farkı anlamsızlaştırmaya çalıştılar. Allah Teâlâ da onları, buna karşı Hz. Muhammed Mustafa’nın katili olmakla cezalandırdı.
Onlar zulümde öyle aşırı gittikleri ki cezaları Hz. Muhammed Mustafa’nın soyunu kurutmaya kalkışmak oldu ve o günden bugüne onlar, zulümle anılırlar. Hatta pek çok büyüğün dilinden lanetlenirler.
Seydaye Mele Es'ede Çoğreşî şöyle der:
Di sala piştî hicretê
Yezîd hate xîlafetê
Talan kir qedrê sunnetê
‘Erşê Yezdan lerze ketê
Şehîd pir bûn li Kerbelayê
Roj tarî bû li dunyayê
Li nav ummetê sebr nayê
Li yezîd bînin hûn le‘netê
(Hicret’ten sonraki yıllarda, Yezid halife oldu, Sünnetin değerini yağmaladı, Allah’ın arşını sarstı/Kerbelâ’da şehid çoktu/Güneş dünya üzerinde karardı/Ümmetin içinde sabır kalmadı/Siz Yezid’e lanet edin!)
Şeyh Abdurrahman Aktepî Hazretleri de “Sed hezar le‘net dibêjin ser Yezîd û tabi‘an (Yüz bin kez lanet okuyun Yezid ve tabilerine)” der.
Kimi ulema tekfir etmeden lanetler. Onun da ayrıca bir değeri vardır.
Neticede Yezid ve Kerbelâ’daki katiller, İslam tarihi boyunca Müslümanlar içinde zalimliğin simgesi olmuştur.
Hz. Hüseyin, onların zulmüne karşı canını vererek zulmün meşrulaştırılmasının önüne geçmiştir. Hz. Hüseyin şehid oldu, Yezid’in iktidarı ise dört yıl bile sürmedi. Yezid zulümle abat olmaya yöneldi, ahiri berbat oldu. Dünya ona kalmadı, oğlu II. Muaviye bile Allah kendisinden razı olsun, ona varis olmak istemedi.
Yezid’i temize çıkarmak isteyenler hep başarısız oldu. Ama zalimin umudu bitmez. Zalimler, günümüzde de zulmü meşrulaştırmak için Yezid’i temize çıkarmak için çabalıyorlar. Kendi zulümlerine bahane bulmak ve zulümlerini basitleştirmek için Yezid’in günahını gözlerden saklamaya çalışıyorlar. Beyhude!
Yezid, sadece Kerbelâ şühedasının değil, Harre Gününde Medine’e pek çok Ashabın ve onların evlatlarının da katline ortaktır.
O sadece Hz. Muhammed Mustafa’nın değil, Ashabın da neslini kurutmaya yönelmiş bir zalimdir. Zulmün simgesidir. Müslümanlar, şirki reddettikleri gibi zulmü de reddederler. İkisinden birine razı olmamışlardır, razı olacak da değillerdir.
Şirk, İslam ümmetinde asla meşru görülmediği gibi zulüm de asla meşru görülmemiştir ve görülmeyecektir.