İmam Hatip Liseleri her dönem, bir kesimin hedefi oldular. Türkiye’de hiçbir okul türü, İmam Hatip Liseleri kadar düşmanlık görmedi.

Bugünlerde de İmam Hatip Liselerinin durumu ile ilgili akıl almaz değerlendirmeler yapılıyor, okullardaki öğrenci sayıları derin eller tarafından düşürülmeye çalışılıyor.

İmam Hatiplerde durum hakikaten vahim mi?

Geçmişte sadece öğrenmeye istidadı ve çalışmaya azmi olan çocuklar okutulurdu. Çocuğun istidat ve azmi görüldüğünde aile, onun elinden tutar, onu bir eğitim kurumuna gönderirdi. Kimi zaman ise hocalar bizzat kendileri elifba okurken tespit ettikleri çocukların aileleri ile iletişim kurar, onları çocuğu okutmaya ikna ederdi.

Bu tür bir seçme yöntemiyle eğitime katılan çok az öğrencinin yarı yolda medreseyi terk etmesi veya medresede kayda değer sorunlar çıkarması beklenirdi. Oysa o günlerde eğitime uyum sağlamayan, öğrenimini yarıda bırakan nice kişi olurdu ya da bizzat eğitim kurumu, çocuğun devam edemeyeceğine karar verir, onu elerdi.  

Bugün durum çok farklı. Zorunlu eğitim uygulamasıyla bütün çocuklar okula gönderiliyor, üstelik eğitim kurumlarının öğrenci eleme yetkisi de yok.

Bu durum bütün eğitim kurumlarını olumsuz etkilediği gibi İmam Hatipleri de olumsuz etkiliyor.

Öte yandan geçmişte İmam Hatip Liselerinin kadrosuna özel bir müdahale söz konusuydu. Her İmam Hatip Lisesine ahlakî zafiyeti olan bir öğretmenle ideolojik saplantısı olan birkaç öğretmen mutlaka yerleştirilirdi. O öğretmenler, okulun görünümünü bozmak için ellerinden geleni artlarına koymazlardı.

Bugün elbette böyle bir uygulama yok. Ancak meslek dersleri hocalarının bir kısmının sadece meslek sahibi olmak için ilahiyatı tercih etmiş olmaları önemli bir sorundur. Bu tür “maaşçı” öğretmenler, okuldaki bütün hayırlı hizmetlere takoz koyuyorlar. Çocukları okullardan usandırmak için ne kadar olumsuz rol varsa hepsini üstleniyorlar.

Meslek dersleri dışındaki branşlarda ise öğretmen seçiminde hiçbir titizlik gösterilmiyor. İmam Hatip Lisesini evine yakın olduğu için tercih eden hatta bizzat orayı ifsat etmek için oraya tayin isteyen nice öğretmen, kadrolarda görev alıyor. Bu noktadaki itirazlar henüz istenen karşılığı bulmuş değil. Bu da İmam Hatip Liselerinin başarısını da görünümünü de olumsuz etkiliyor.

Her hafta saçını farklı bir renge boyayan, farklı renklerde protez tırnak tıkan, yüzü, kolları döğmeli, neredeyse üzerine bir şey almadan sınıflara giren, hippi bir resim öğretmeni bir de ideolojik bir yana sahipse… Türkiye’nin ünlü solcu isimleri ile fotoğraf çekip sosyal medyasında yayımlayabiliyorsa çocukların zihin dünyalarını alt üst edebiliyor. Okul idarecilerinin bu tür öğretmenleri hâlâ çok güçlü görüp onlardan sakındıkları da malum.

Sözün özü, İmam Hatip Liseleri mevcut koşulların altında eğitim vermekteler. 

Bu okullar elbette medrese değil, medresenin yerini tutmaz, bu okulların öyle bir iddiası da yok. Ama zorluklara rağmen bu okulları diğer liselerle kıyaslamak ancak ihanet ve cehaletle izah edilebilir.

Bugüne kadar bu tür propagandalara kananlar, çok sorun yaşadılar.