Literatürümüze “reconquista” yani “karşı fetih” kavramı girmiş ama “reconspolia” kavramı, “yani karşı devşirme” kavramı her nedense girmemiş.

Oysa İslam’ın fethine karşı Batı’nın işgali bir gerçeklik olduğu gibi, Osmanlı devşirmesine karşı, Batı devşirmesi de çağın bir gerçeğidir.

Dün karşı fetih açıkça yapılıyordu, bugün üstü örtülü yapılıyor. Dün devşirme açıktı, bugün saklıca yapılıyor.  Yöntemler değişmiş ama netice aynı… Her ikisinde de neticede insan dönüştürülüyor.

Tercih dönemi bitti. Pandemi sonrası uzaktan eğitim de genellikle bitecek. Yüz yüze eğitim eylül-ekim aylarında başlayacak. Milyonlarca öğrenci okulların yolunu tutacak.

 Öğrencilerin önemli bir bölümü, ailesinden, çocukluk ve gençlik çevresinden uzaklara gidecek.

On sekiz yaşını henüz bitiren bir genç için bu yolculuk, ilk anda hoş bir maceralar dünyasına açılmak gibidir.

Oysa beklentimiz, dünya makamlarının ahiret makamları için merdiven olması; dünyadaki olumlu konum değişikliklerinin olumlu, uhrevi neticeler getirmesidir.

İyiliğe niyetlenen umulur ki iyilik bulur. Ne var ki kötülüğün tarihinin yazıldığı bu çağda iyi olmak zor, iyiliğin mücadelesini vermek ise daha da zordur.

Kötülüğün bu kadar ucuz, niteliksiz ve yaygın olduğu bir çağda bir başına kalıp iyi olmak çok güç olduğu gibi, iyiliğin mücadelesini vermek ise imkânsız gibidir.

İyi bir üniversiteyi kazanana, genellikle ekonomik olarak kendisini kurtardığı gözüyle bakılır. Ama öyle bir çağdayız ki hiç kuşkunuz olmasın, artık dünyamızı kurtarmamız bile aslında uhrevi yanımızın güçlü olmasına bağlıdır. Zira dünyanın bütün nimetlerine ulaşan insan da artık mutlu değil hatta en çok nimetlere ulaşanlar, mutluluk arayışındalar.

Vaziyet açık ve net iken İslam karşıtı lobiler, hizmet ettikleri uluslar arası grupların takdirini kazanmak için gençlerimizi İslam’dan soğutmaya devam ediyorlar.

Özellikle puanı yüksek üniversitelerde daha çok uluslararası yapılar hesabına personel devşirme elemanı gibi çalışan bazı kadrolu kişiler, şu anda o üniversitelere yerleşecek gençleri dört gözle bekliyorlar.

Avantajlılar çünkü;

-Üniversitelerde hâlâ iyi konumdalar.

-Teşhir edilmemişler.

-Gençler, onları sadece işini yapan hatta insansever, yaşam tarzı farklı da olsa, gönlü geniş nitelikli insanlar olarak görüyorlar.  

Halbuki onlar, gülümseyişi bile sermaye olarak gören kapitalist dünyanın çoğu Mason veya sosyalist personelleridir.

İnsan devşirme konusunda gülümsemenin, gönlünü açmış görünmenin nice dersini, Mason localarında, bir kısmı eski rektör kimselerden almışlardır.

Sosyalist kökenliler ise gençlik yıllarında insan devşirmek için öğrendikleri bütün maharetleri şimdi uluslar arası kapitalist sisteme insan kazandırmak için kullanıyorlar.

Her iki grubun da önündeki en büyük engel insana hürriyetini veren İslam’dır, en büyük bağ İslam bağıdır. O engel aşılmadıkça, o bağ çözülmedikçe hiçbir genç, özgürlüğünü ebediyen satıp köleleşmez.

Devşirme elemanları, bunun farkındalar. Bunun için ideolojiler ve ideolojilerin yedeği zevkperizm üzerinden gençlere el atıyorlar. Onlar üzerinden İslâmî bağları çözüldükten sonra gençlerin özgürlüğü ucuzluyor, onu basit bir meta üzerinden satın alıp gençleri personel diye adeta satın alıyorlar.

Ne yazık 19. yüzyılda başlayan bu tuzağı bütün gelişmelere rağmen aşmış değiliz. Dolayısıyla bazılarının kaybı kaçınılmazdır. Ama bunun özellikle puanı çok yüksek üniversitelerde nadir bir hâl olmaktan çıkması için, iyilerin iyilerle beraber olduğu, hep birlikte iyilik mücadelesi verdikleri ortamları henüz okullar açılmadan bulmak durumundayız.

İslam karşıtı, uluslar arası cephenin insan devşirme projelerine karşı bundan daha iyi bir çözüm bulunmuş değildir.