Üniversite tercihleri, umutlar, kaygılar, kimi zaman basit gerginlikler, koşuşturmalar, görüş almalar çevresinde hızla devam ediyor.

Galiba bir genç ve ailesi için hayatın en heyecan verici dönemlerinden biri. Ne yapmalıyız ve sonuç ne olacak? İlk soru güçlü bir irade ortaya koymayı, ikincisi o iradenin titizce kullanılmasını gerektiriyor. 

Üniversite tercihi yapmakla sadece okuyacağımız bir okulu seçmiyoruz, aynı zamanda okul hayatımızın bir şehrini ve o şehirdeki çevreyi seçiyoruz. Böyle olunca titizlenmek de biraz olsun kaygılanmak da hakkımız. Fakat bu, içinden çıkılmayacak bir iş değil.

Öncelikle, niyetimiz hayr olmalı. Bunu öylesine bir söz olarak söylemiyorum. Hakikaten tercihlerimizi yaparken hayra niyetlenmeli ve bu niyeti ciddi ciddi yapmalı, YÜKSEK SESLE de seslendirmeliyiz. Hem genç hem aile olarak…

Hayra niyet, inşaallah hayr getirir. Niyetsiz amel fasittir, şerre niyetten ise Allah’a sığınmalıyız.

Öte yandan hedefimiz daima büyük olmalı. Elbette ekonomik sıkıntılarımız var ama Allah’a hamd olsun açlığın, sefaletin olduğu bir dönemde yaşamıyoruz. Velev ki öyle bir dönemde yaşasak da mü’minin hele bu zor çağda salt rızık endişesiyle tercih yapması çok ama çok risklidir. Rızık endişesini abartmak, Allah muhafaza sefalete yol açar.

Yanlış anlaşılmasın, tercihte elbette okulun, hitap ettiği mesleğin ekonomik değeri dikkate alınacaktır. Lâkin gencecik bir insana sürekli “Ekmeğini kazan!” hitabında bulunmak, en azında bu koşullarda ne gençlere inandırıcı gelmekte ne de insanın şahsiyeti açısından müspet izler bırakmaktadır.

Manaya yönelmiş bir insan, her an maddeye yönelebilir. Maddeye yönelmek, insanın kapısında bekleyen imtihanıdır. Oysa maddeye yönelip sapan bir insanı tekrar manaya çekmek zannedildiğinden zordur. Öyleyse bu niyetin, özellikle gençler söz konusu olduğunda YÜKSEK SESLE ifade edilerek mana yönünü vurgulamak evladır.

Mana yücelerdedir ve hedefi yüce olanların varacağı yer yüce olur. Madde aşağıdadır ve aşağılara yönelenin ayağı kayar. Halbuki biz ayağı kayar endişesi içinde yaşayan bir gençlik değil, elimizden tutacak bir gençlik talep ediyoruz. İnsan, hayrı hangi şehirde bulacağına inanıyorsa o şehri öncelemelidir. Elbette ekonomik koşullar, barınma imkânı gibi imkânlar da dikkate alınmalıdır.

Tercihlerin teknik yanına gelince ayrıntılar için doğrusu bir uzmana danışmaktır. Benim genel manada tavsiyem, hedefin mutlaka yüksek tutulmasıdır. En tepeye alandaki en iyi okulların yazılmasıdır. 

Seçkin okullarda okumak, gençler için daima bir adım önde olmaktır. Ama son yıllarda oluşan sınav ortamlarıyla sıradan okullarda okuyan gençlerin de okul hayatlarındaki başarılarıyla öne çıktıkları görülmektedir.

Bu açıdan üniversite artık son değil, başlangıç konumundadır. Hayırlı bir başlangıç umulur ki hayr getirir.

Bu yaklaşımla, daha önce sosyal medya hesaplarımda yazmıştım ama meselenin önemine binaen şu notları iletmek isterim:

  1. Tatmin edici bir sonuca ulaşmışsak tercih yapacağız. Tatmin edici bir sonuç almamışsak ve çalışma azmimiz de varsa bir yıl daha çalışmak kayıp değil, kazançtır.
  2. Tercih yaparken öncelikle bir "gönül listesi" yapacağız. Puanlarımız tutsun tutmasın gönlümüzden geçen okulların listesini çıkaracağız.
  3. O okullar içinden sıralamada en üstte olanları cömertçe en tepeye yazacağız. Nasip bazen şaşırtır!
  4. Sonra gerçekçi listemize geçeceğiz.
  5. Gerçekçi listemizi yaparken yerleşme sıramızı dikkate alacağız.
  6. Mutlaka bu yıl yerleşmek istiyorsak sıralamada en alttaki okulları da "altlara" yazacağız.
  7. Popüler olmadığı hâlde çok kıymetli meslek ve okullar vardır, onlardan durumumuza uyan var mı diye araştıracağız.
  8. Tercih yaparken gerekirse ölçme değerlendirme birimlerinden destek alacağız. Teknik bir hata yapmamaya çok dikkat edeceğiz.
  9. Fantezi okullar diyebileceğimiz geleceği olmayan ama "adı büyük" okullar konusunda çok temkinli olacağız. Böyle okulların pişmanı çok olur!
  10. Tercihlerimizde ekonomik koşullarımızı dikkate alacağız.

Ama;

  1. Okumayacağımız bir okulu asla yazmayacağız. Bir yıl hazırlıktan çok asıl yıl kaybı odur.

Kısa yoldan "paraya ulaşma" derdiyle yeteneğimizin altındaki okullara meyletmeyeceğiz. Yetenek Allah'ın bir emanetidir, yerinde kullanılmalı.

Gerçekliğimize tamamen aykırı okullara yönelmeyeceğiz.

Her tercihimizin mutlaka bir gerekçesi olmalıdır. Neden tercih ediyoruz, sorusu hiçbir tercihte boşlukta kalmamalı.

İyi düşünülmemiş son an tercihlerinden çok çok uzak duracağız.