Hz. Musab b. Umeyr, Hz. Peygamber’in bila istisna seçkin ashabının önde gelenlerindendir. O, Müslim veya gayrimüslim, insaniyetini büsbütün yitirmemiş her şahsın takdir edeceği, harika bir hayat hikâyesine sahiptir:
-Hakkı görünce iradesini işletip batılı terk etmiş,
-İnandığı gibi davranmış,
-Zulme, baskıya, işkenceye rağmen inancının zıddına bir yola girmemiş,
-İnancı uğruna sevdiklerini terk etmiş, Mekke’nin zenginliklerinden Habeşistan’ın yokluklarına hicret etmiş,
-Yesrib’de öğretmenlik gibi mukaddes bir vazifeyi icra etmiş,
-Davası için Bedir’de bulunmuş,
-Uhud’da inancının sancağını taşımış,
-Kolları koptuğu hâlde taşıdığı sancağı yere düşürmemiş,
Nihayetinde inandıkları uğruna can vermiş bir yüce insandır Hz. Musab.
Onun gibi yüce insanlar, gelmiş geçmiş ve insanlık onurundan hâlâ kopmamış, bütün insan unsurları tarafından saygı görür. Düşmanları bile onları takdir eder, örnek gösterir.
Müslümanlara gelince kendilerini Hz. Musab’a öylesine yakın görürler ki onu genellikle sadece adıyla “Musab” diye anarlar. Evlerinden biri, samimi hitapta bulunacakları bir kardeşleri olarak ondan söz ederler. Zira Musab, her an anılması mümkün bir misaldir, Asr-ı Saadet’in örnek neslinden bir yüce örnektir. Daima pek yakında durur.
Hz. Musab, Hz. Peygambere de en çok benzeyen yol arkadaşlarındandır. Akabe biatlarında bulunan Yesribliler, Hz. Muhammed Mustafa’yı merak eden hemşehrilerine Hz. Musab’ı gösterir, işte bu genç tamı tamına ona benziyor, derlerdi.
Hz. Peygambere salat ve selam olsun… Yüce Allah, Onun bütün ashabından razı olsun…
Birinin Hz. Musab’a dil uzatması her şeyden önce insanî olmayan bir tutumdur. Ama CHP’li bir isim üstelik bir İslam yurdunda bunu yapabildi.
Sıkça soruluyor: CHP’liler, bunu neden yapıyorlar? Galiba yanlış bir soru. Onun yerine CHP, bu tür tiplerden hiçbirini neden bir kınamayla bile olsa cezalandırmıyor? Cevabı zor değil.
CHP, bu tür tipleri cezalandırmıyor. Çünkü bu tür tiplerin Türkiye içinde sınırlı da olsa bir seçmen kitlesine hitap ettiğini, Türkiye dışında ise CHP’nin dünya güçlerinin çekirdeğiyle paralel hareket ettiğine işaret sayıldığını biliyor. Bundan içeride ve dışarıda kazanç sağlıyor. Öte yandan CHP, bu tür tiplerinin en uç hakaretlerinin bile siyasi zemin içinde kendisine oy veren ve kendilerini dindar hatta daha ötede siyasi dindar gören kişilerin tutumlarını da değiştirmediğini görüyor. Açık bir ifadeyle, bu tür tipler CHP’ye dinsizi kazandırırken kendini dindar ve hatta siyasi dindar olarak bileni de kaybettirmiyor. Öyleyse seküler bir parti olan CHP, neden onlara sesini çıkarsın ki?
Asıl sorun kendini dindar ya da siyasi dindar bilen kesimlerle ilgili:
Geçmişte bazı yapılar vardı, dindar kesimlere dayanan hiçbir yapıyı desteklemezlerdi. Onlara tutumlarının gerekçesini sorduğunuzda “Biz, siyaset üstüyüz, siyaset dışıyız” derlerdi, apolitik olduklarını öne sürerlerdi. Ama seçim sandığı kurulduğunda o sözde apolitik adamlar, müthiş politik olur, Demirel’e, Ecevit’e oy vermekte sakınca bulmazlardı. Zira onların apolitik tutumları sadece dindarlara karşıydı.
Günümüzde de bazı yapılar, kendilerini mutlak politik dindar olarak görürler. CHP’nin bu tür tutumları söz konusu olduğunda ise biz onların dindarlığıyla ilgilenmeyiz, derler. Ama dindar bilinen bir siyasetçi bir yana, şeyhlik iddiasındaki bir sahtekâr, bir pot kırmayıversin önce onun dindarlığını anarlar.
Burada hakikaten bir akıl tutulması var. CHP’li isimler, iktidar partisi veya dindar bilinen herhangi bir yapıdan bir kişi, hangi konuda hata yaparsa yapsın, onun üzerinden İslam’ı vuruyorlar. Burada stratejik bir yaklaşım söz konusudur. Kişinin dindarlığına bakılmaz, dinine bakılır. Zira hedefte olan kişiler değil, dinin kendisidir.
Ya CHP’yi belediye ve diğer alanlarda destekleyen, sözde politik dindarların CHP ile kopmaz bir bağ içinde görünme tutumlarında hangi yaklaşım var?
Bunu anlamak hakikaten kolay değil ve bu kompleksli, akıl dışı tutumdan nihayetinde bütün İslamî kesimlerin zarar göreceği muhakkak.