Seçim takvimi, YSK tarafından açıklandı. Seçime katılacak partiler netleşti. Cumhurbaşkanlığı adaylarının bir kısmı belli oldu. Diğerleri belki bu yazı yayınlandığında açıklanmış olacak veya nihayetinde birkaç gün içinde açıklanacak.

Türkiye seçimlerinin her zaman dışarıyı ilgilendiren bir yönü vardır. Dış güçler, Türkiye`nin sistem açısından şekillenme aşamasını geçmediğine inanıyor ve olası gelişmelerin onların aleyhine sonuçlanmasından endişe ediyorlar. Bunun için bütün olanaklarını kullanarak sürekli kafa karıştırıyorlar. Kim kendilerinden yana kim onlara karşı, bunun üzerinden oyunlar kuruyorlar.

Bizde “tağut” bağlamında uluslar arası güçlere karşı durmak çok önemli. Batı, bunu dahi suiistimal edebiliyor. Bu durumda seçimler üzerinden uluslar arası güçlere karşı durmak, nedir?

Batı, hep demokrasi der, demokrasiyi seçimlerle özdeşleştirir. Ama koşullar lehinde olsa, Batı, seçimsiz bir Türkiye`yi seçimli bir Türkiye`ye tercih eder.  

Dolayısıyla bu seçimlerde uluslar arası güçlere karşı durmanın birinci adımı, seçimlere katılmak için istekli olmak, seçimlere katılımın artması çabasında olmaktır. Seçimlere katılmamak, seçimleri boykot etmek, kişilerin niyeti farklı da olsa bugünün Türkiye`sinde uluslar arası güçlerin eğilimleri doğrultusunda hareket etmektir, onların çıkarına hizmet etmektir.

Batı, İslam dünyasının etnik ve mezhepsel parçalanmışlık içinde boğulmasından yanadır. Irkçı, mezhepçi söylemi olanlar, eninde sonunda uluslar arası güçlere hizmet ederler.

Seçimlerde uluslar arası güçlere karşı durmanın ikinci adımı, Müslümanların birliğini öne çıkaranların yanında olmaktır.

Kabul edelim ki seçimlere katılan partilerden Batı`ya bağımlılıktan yana olanlar var, Batı`ya karşı bağımsızlığı ilke edinenler vardır.

Ta Sultan Abdülhamid günlerinden başlayan bir süreçle eskinin Türkiye`sinde İslamcılar ve Osmanlıcılar, Batı`nın karşısında Batıcılar ve Türkçüler Batı`nın yanındaydı. Zamanla çok şey değişti. Post-modernizm, Türkiye`ye de yansıdı.

Seçimlerde uluslararası güçlere karşı olmanın üçüncü adımı, Batıcı olanlarla Batı`ya karşı duranları, Türkiye`nin bağımsızlığını Batı`ya bağımlılığına tercih edenleri birbirinden ayırt etmektir. Kim ne kadar bağımsızlıktan yana ise o ölçüde uluslar arası güçlerin karşısındadır.

Batı, İslam dünyasında ahlaksızlığı bir savaş aracı gibi kullanmaktadır. Seçimlerde uluslar arası güçlere karşı olmanın dördüncü adımı, ahlaksızlığa karşı duyarsız olanların, ahlaksızlığı özgürlük sınırları içine alanların karşısında durmak, ahlaktan yana olanların yanında bulunmaktır.   

Batı, İslam ülkelerinin ve Türkiye`nin yolsuzluklar içinde enerjisinin tükenmesinden, yolsuzluğun toplumsal güveni yok etmesinden yanadır.

Seçimlerde uluslar arası güçlere karşı durmanın beşinci adımı yolsuzluğu olmayanların yanında olmak, yolsuzluğa bulaşanlardan uzak durmaktır.

Batı, İslam dünyasında ailenin dağılmasından yanadır. Seçimlerde uluslar arası güçlerin karşısında durmanın altıncı adımı, aileyi destekleyenlerin yanında olmaktır. Boşanmayı teşvik edenlerden, evliliği zorlaştıranlardan uzak durmaktır.

 

Ve nihayetinde Batı, İslam dünyasında zulümden yanadır. Batı, tarih boyunca zulmü İslam dünyasında Hıristiyanların Müslüman olmaması için alkışlamış, modern dönemde zalim despotları kendi vekili gibi görmüş, son dönemde ise zulmü İslam dünyasına müdahale için bir imkân olarak görmüştür. İslam dünyasında zulümden yana olanlar, hangi eğilimde olursa olsunlar nihayetinde uluslar arası güçlere hizmet ederler. Zira Müslümanlar zayıftır ve zulüm gören zayıf ya güçlüye sığınır ya da güçlü, zulmü onun işlerine müdahale için araca dönüştürür.

Bu mahiyette seçimlerde uluslar arası güçlere karşı durmanın yedinci adımı adaletten yana olmaktır.