İslam ekonomi sistemini Sosyalist ve Kapitalist sistemlerden ayıran en bariz açık fark maddeye bakışında “ Ya hep ya hiç” olmayışıdır. Aslında din-i mubin-i İslam’ın özelinde de genelinde bu özellik vardır.

İşte bu anlamda piyasa kontrolü ve bu bağlamda bir yaklaşımı vardır. İslam iktisadı, piyasada bir genel bir de istisna olmak üzere iki çeşit ilkeden oluşuyor. Birincisi, arza ve talebe dayalı serbest bir piyasa önermektedir. İkincisi de toplumun ekonomik gücünü eline geçirme gibi piyasaya/basık çıkışlara karşı bazı tedbirlerin alınmasıdır. fiyatların belirli bir kayıtla kontrol edilmesini gerekli gören bir denge ekonomisine sahiptir.

İslam, buna binaen sermaye üzerinde faiz muamelesini yasaklar. Emeğe ve gayrete dayalı olmayan her türlü fakir ve muhtacı ezen kazancı yasaklamıştır. (Bakara/275-77) Genel manada kural: Kar elde etmek isteyen kimsenin riski de üstlenmesi lazımdır. Çalışma prensipleri risk ve zararı göze alan bir ticareti şart koşar.

İslam ekonomisi ne ferdi topluma ne de toplumu ferde feda etmez. Bu konuda, İslam iktisadi yapısında ferdin özgürlüğünü, toplumun ise maslahatını ön planda tutar. Bununla her bir ferdin potansiyel yeteneklerini hayata geçirme temayülünü takdir eder. İslam’ın toplumsal tahayyülünde aslolan, meşru çalışan her ferdin en verimli kazancı elde edebilmesidir. Toplumsal iktisadın keyfiyeti, toplumun akide, amel ve ahlaki yapıyla sıkı bir ilişkisi üzerine mebnidir. Kısaca İslam toplumunda İslam iktisadı açısından bir insanın en yüksek verimli kazancı elde etmesi hedeflenir.

Bu bağlamda İslam’ın temel iktisadi sisteminde şu an ki İslam toplumuna rağmen, insanlar, her zaman kendi işini yapmaya gayretlidir. Şirket, mudaebe, mürabaa şeklinde firma ve finans kurumlarını tavsiye eder.

İslam iktisadında aynı zamanda, insanların çalışan ya da işçi olarak değil birbirleriyle beraber iş yaptıkları, tercihen yapılması şeklinde bir iş ortaklığını uygun görür.

İslam değerler sisteminde, yeni teknolojinin plansız bir şekilde işe girişine olumlu bakmaz. Bununla birlikte, teknoloji girişinin aşamalı olmasını ve planlanmasını gerektirir. Dahası, sanayicileri, yeni teknoloji girişinin, ekonomik zorlukların ve yer değiştirmelerin maliyetini üstlenmeye çağırır. Bu tür kamu politikalarının temeli, fayda ve maliyetin birlikte olması genel prensibidir.

Kar elde eden birisi maliyeti de karşılamak zorundadır. Ayrıca, ekonomi, işçi şirketleri ilkesi üzerine kurulduktan sonra yeni teknolojinin faydaları otomatik olarak tüm ekonomiye yansıyacaktır.