Bu yazıda, İslam iktisadının önemli konularından olan “Galatı” anlamaya çalışacağız.
Hayatta fikren, siyaseten ve iktisaden galat büyük bir gediktir. Küresel güçlerin şah damarı iktisadi güçtür. Bunlar, siyasal ve ekonomik menfaatleri için İslam topraklarını modern köle pazarına çevirdiler. Bu güçler dünyayı kan gölüne çevirdiler. Kavgayı çıkardıkları ülkelerin yöneticilerini onlar belirliyorlar. Bunlar üzerinden İslami topluluklara hakemliğe soyunuyorlar. Hamdolsun, İslami topluluklar bunlara isyan etmede ısrar ediyor. Aksa Tufanından sonra batı halkları da Müslüman halkların bu İslami isyanına iştirakle insani olarak isyan ediyorlar. Küresel güçler, kan dökmeyi kendileri için bir kazanç kapısı görüyorlar. İslami toplumlar bunlara karşı çıktıklarında, daha çok Sosyalist gruplar batı namına tepki gösteriyorlar. Bunlar sözde emperyalizm karşıtı, pratikte ise batı namına dindara düşman... İslami toplumlarda solcuların toplumsal galatı bu.
Doğu ve Batı emperyalistleri arasında sıkışıp kalan insanlık, buna isyan ediyor. Müslümanlar imanlarının, gayri müslimler ise vicdanlarının sesine kulak veriyorlar. Büyük insanlık adına, bunlar sevindirici şeyler. Batı sistemi bütün insani değerleri özgürlük adı altında ayaklar altına alıyor. Aile, terbiye, edep, namus gibi insanı insan eden ne kadar değer varsa hepsini özgürlük adına yok ediyor. Bu düşüşü sokakların değil, eğitim kurumlarının görebiliyor olması sevindirici.
Siyasi ve iktisadi anlamda Doğu ve Batı sömürüsüne karşı İslam’ın savaş ve barış ahlakı, Gazze’de gösterildi.
Bu siyasal alan gibi iktisadi bir modeli de göstermemiz gerekir. Bu İktisadi zihin dünyamızın modelini göstermeden, batının devasa faiz şirketlerinin baskısından mazlumları kurtaramayız. Peki, biz bu manada çok mu kötü durumdayız? Bu anlamda bir tecdide gidemez miyiz?
Âlem-i İslam’ın içinde bulunduğu bugünkü şartlar Asr-ı Saadet’ten önceki dünya şartlarından daha kötü değildir. Kur’an ve Sünnet ile o gün bir örnek nesil çıkaran İslam düşünce sistemi, bugün de aynı başarıyı gösterebilir. Yeter ki Müslümanlar işlerinde bir galat/sapmadan korunacak bir sistemi içselleştirerek bu sahada bir adım atabilsinler.
Müslüman, insani ilişkilerinde “galat” yapmamaya en az namazın bozulmaması kadar önem vermelidir.
Galat’ı iktisada kazandıran Müslüman fakihlerden alan batılılar, “error” olarak Latince çevirisini yaptılar. İslam fakihleri galat’a gitmemek için önleyici bazı tedbirler almışlar. Bunlar; Vasıf muhayyerliği, ayıp muhayyerliği ve ru’yet muhayyerliği gibi tedbirlerdir. Tüm fıkhi konularda olduğu gibi, galat konusunu da eski kitaplarda çok dağınık gören çağdaş fakihler, bugün daha sistematik bir hale getirdiler.
“İslam iktisadının temelini oluşturan amaç rızadır.”
Bundan dolayı rızayı olumsuz etkileyecek ticari bir söz, galata girdiği için muteber kabul edilmez. Bu manada satılan bir malın, satan kişi tarafından malının ayıbını söylemek mecburiyeti vardır. Örneğin; satılacak bir aracın sahibinin ekspertizden önce aracının hasarını söylemesi farzdır. “Ben adama dedim ki götür göster, bundan başka bir sorumluluğum yoktur” diyemez. Malının ayıbını mutlaka müşteriye söylemek mecburiyeti vardır. Sattığı malın taksiri, satıştan önce olduğu anlaşılsa o ticareti alıcıya fesih hakkını verir. İslam iktisadında kazançlar müştereken kabul edilir. Alıcı kendi kazancı gibi karşı tarafın da kazancını düşünmelidir. Aksi takdirde satıcı günahkâr olur. Hadiste; “Kendi nefsin için sevip istediğini kardeşi için istemedikçe (gerçek manada) iman etmiş olmaz.” (Tirmizi, Sıfatü’l Kıyame, 59) ifadesindeki değerlerimize yeniden sahip çıkma duasıyla, selamlar.