Kapitalist ve Sosyalist ekonomik sistemlerin karmaşıklığı birçok Müslüman gencin üzerinde tesir bırakmıştır. Kapitalist ve Sosyalist ekonomik sistemlerde menfaat kutsaldır, her isteyen ona ulaşamaz. Bu gücü bir kesime teslim etmeyi bir başarı kabul eder. İslam ekonomik sistemi ise ekonomik gücü toplumsal bir huzura vasıta kabul eder. Mülkün asıl sahibini Yüce Allah kabul eder. Ve hiçbir insanı hiçbir ekonomik gücün üzerinde sınırsız bir tasarrufa sahip kabul görmez.

            Yazılarımdan gaye İslam ekonomisinin üzerindeki Kapitalist ve Sosyalistlerin oluşturdukları meşkuk mefkureleri bertaraf etmektir. Yazılarım tamamen İslam ekonomisinin özellikleri, faaliyet alanları ve bu faaliyetlerin elde edilmesi için gerekli olan metodun ümmetin müteşebbislerince anlaşılmasına yöneliktir.

İslam İktisadı, muasır gerçekleri inkâr etmediği gibi, 670’lerdeki Arap ekonomisini korumaya yönelik bir savunma peşinde de değildir. Yazılarımla dile getirdiğim şey İslam iktisadının temel ekonomik fonksiyonlarını yeniden muasır şartlarda organize edebilmektir. İslam ekonomik müessesesi zamanla kayıtlı dar bir modeli, mahdut ve bağnaz bir sistemi sunmaz. İslam kendi içinde diğer tüm ilkelerinde olduğu gibi, ekonomik şartlarda da evrensel prensipler sunmuştur. Geçmişin şartlarının iyi bir İslami tasavvur içinde verilmesi ve bu konuda zihin dünyamızda ekonomi konusunda ciddi manada eserlerle desteklenmesi gerekir.

İslam’ın ilk örnek neslinin zihin kodları, temel eserlerimizde kayıtlı olarak günümüze aktarılmıştır. İslamî iktisadî ruhu yakalamadan Kapitalist ve Sosyalist sistemin toplumları tesirinde bıraktığı içsel yaralarımızı tamir edemeyiz. Bizler toplumumuza diğer alanlarda olduğu gibi, ekonomik problemlerinde de İslami bir yaklaşımı sunma mesuliyetini taşıyoruz.

İslam Medeniyet mefkûresinde, maddeye tapma ne ise maddi gücü düşmana kaptırmanın da aynı derecede bir cinayet olduğunu tahayyül etme yükümlüğümüz vardır. Şimdi üniversite ve akademilerde bu ruhun dirilişini gerçekleştirmemiz şarttır. Bunu gerçekleştirmeden ümmetin Kapitalist ve Sosyalist dişlileri arasından azat olması mümkün değildir. Bir yandan İslami iş adamlarınca bir hareket hamlesinin başlatılması gerekir. Öbür taraftan tüm okullarımızda alem-i İslam’ın siyasi ve iktisadi imkanlarına rağmen ümmetin perişanlığının sebep sonuçları üzerinde bir mefkure inşa etmeliyiz.

Dünyada bulunan hiçbir Yahudi ve Hristiyan ülke, İslami sistemle idare edilmezken, niçin İslam ülkeleri Yahudi ve Hristiyan kaide, kural ve yasalarıyla idare edilmektedir?

İçinde rahmet ve merhameti, dayanışma ve paylaşmayı ibadet kabul eden İslam ekonomi sistemi niçin yasaklıdır?

Bu halimizin üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen niçin uyanamıyoruz?

Uyanmamız için daha ne olması lazım?