Boykot; İngilizce bir kelime olup aslı “boycott” şeklinde yazılır. İktisadi olarak istenmeyeni protesto etmektir.
İslami düşüncenin temelinde istenen ve istenmeyeni bilmek, imanın en önemli şartıdır. Bu da “Vela ve Bera” iledir. “Vela” dost, yönetip sahiplenme ve yakın durma; “Bera” uzak durma, beri olma ve onsuz yapma manalarına gelir.
İktisadi boykotun İslami alt yapısı Asr-ı Saadet’e dayanır. Resul-i Ekrem’in devlet başkanlığında kurulan ilk “Medine İslam devleti”nin sacayaklarından birini de ticari pazar oluşturur. Bu bağlamda İslam iktisadının bağımsızlığının önemi üzerinden konuyu anlamaya çalışalım;
Henüz çiçeği burnunda bir devlet ve onun başkanı Resul-i Ekrem’in anlaşmalı olduğu Yahudilerin Medine’de bir pazar yeri vardı. Müslümanların o pazarda alışverişi fıkhen yasak değildi. O günkü devletin yasalarına da aykırı değildi. Resul-i Ekrem’in ayrı pazarda ısrar etmesi manidardır. Hem de anlaşmalı olduğu halde, kendi iktisadi bağımsızlığını kurmuştur. İslam devletinin bu adımı İslam medeniyet tasavvurunun temel unsuru ve İslam toplumunda güçlü olmanın ruhudur.
Konuyu anlama babında:
Bir, Müslümanların kendilerine has bir ortak pazarın kurulması için ortamın savaş halinde olması gerekmez.
İki, İslam iktisadının mantalitesinde düşman ile alışveriş yapma ile bağımsız ekonomik güç karıştırılmamalı.
Üç, bu şuur ve bilinç savaşla sınırlı düşünülemez. Bu bir medeniyet mefkûresidir.
Dört ise İslam toplumunu kendi yeraltı ve yerüstü kaynaklarını işletmeye yönelik bir iktisadi hedefe götürür.
Bunları iyi bir şekilde yönetmek en önemli hususlardan biridir. Özet cümle, “Biz hurmalarımızla yaşayabiliriz, ama siz petrolsüz yaşayamazsınız” (Kral Faysal). Bu ruh ve basiret, tüm neslimizin zihin dünyasında yerleşmelidir.
Cari açıkların büyük bir kısmı dışardan alınan malların maliyetinin yüksekliğindendir.
Toplumun yerli malın üretimine kilitlenmesi ve kendi kalitesini oluşturup toplumda albenisi olacak cinste bir üretime geçildiğinde izzet ve şerefi de beraberinde gelir. Bu var olmayan bir iktisadi gücün oluşturulmasını İslam devlet başkanı Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem) hiçbir sıkıntı yokken gerçekleştirmiştir. Bugün O’nun ümmeti olarak gasp edilmiş iktisadi gücümüz, aleyhimizde işletilmektedir. Buna rağmen ümmet bunu ihmal ederse, O'nun sünnetini tam manasıyla anlamamış demektir. O'nun sünnetine bir de bu gözle bakılmalı.
Bu manada artık boykotu geniş kitlelerin zihin dünyasında bir gelir gider mantığından çok toplumsal bir bağımsızlık mücadelesi olarak insanımızın zihin kodlarına yerleştirmeliyiz. Bir iktisadi gücün siyasal, sosyal ve askeri boyutta ele alınan bilinçli iktisadi tasavvur şarttır.
Düşmanlarımızın en büyük güç kaynağı, kendi üretimlerinden çok, iktisaden sömürdükleri kaynaklarımızdır.
Boykotun önemini anlatmaya çalışırken sadece mutfak eşyalarıyla sınırlandırmadan, nükleer gibi askeri teçhizat, eğitim programlarını almak, kültürel olarak filmlere varıncaya kadar dört tarafı mamur bağımsız bir iktisadi kalkınma ile bunlar mümkündür. İktisadi güç, malımızı sömürende değil, yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahip olan biz Müslümanlardadır. Bu duygu ve düşünce bağlamında, Gazze ümmetin askeri, ahlaki ve iktisadi ruhumuzu ihya eden bir mektep oldu. Bu anlamda düşman için iktisadi boykot çok önemlidir. Verdiğimiz para bize mermi olarak dönmesin.