Bir önceki yazımızda ramazanın hikmet boyutunu anlamaya çalışırken üç çeşit oruçtan bahsetmiştik. Bugünkü yazımızda ramazanla beraber zikredilmesi gereken bir iki husus üzerinde duracağız. Kur’an-Kadir gecesi ve Bedir savaşı ile Ramazan ilişkisini anlamaya çalışacağız. Tevhidi tasavvurumuza göre İlah kul ilişkisinde mekan ve zamandan çok, mesaj ve eylemsel boyut olarak meseleleri anlama bize asıl olandır. Ancak, mekansal boyut olarak, Mekke, Medine, Mescid-i Aksa ve diğer tüm mabedler ile zamansal boyutta da, cuma, ramazan ayı, arife ve bayram günleri, Allah’ın günleri, on güne yemin olsun ve kadir gecesi… Gibi daha nice zamansal noktaların kadir kıymetine atfedilen Kur’an’î yaklaşımlar ilahi kitapta tartışmasız ve apaçık bir şekilde zikredilmektedir.
Önce Kur’an kadir ilişkisine bakalım; Kadir-kıymet ve takdir-taksim manası üzerinden “kadir” gecesine baktığımızda Kadir gecesi adeta bir Müslümanın zihin dünyasında dünya hayatının “hard diski” gibi duruyor. Önce Kur’an’ın takdimiyeti ve nüzulüyle geceye farklı bir renk ve değer atfediliyor. Yani Kur’an’a mihmandarlık yapan bir geceye kudsiyet atfedilmektedir. Kadir gecesi Kur’an inmeden önce gecelerden bir gece olmaktan öteye bir mana ifade etmiyordu. Ne zamanki Kur’an’a mihmandarlık yaptı, işte o gece bin aydan daha hayırlı oldu. Hayır gecenin kendisinde değil, geceye inen nuru ilahinin kadir ve kıymetine atfen gece, mübarek bir geceye tebeddül ediyor. Yüce Allah Kur’an’a bu değeri vermektedir. Acaba bizim nezdimizde de Kur’an bu kadar kıymetli mi?
Sonra, gecenin muhtevası bakımından o gecede neler olduğu dikkatimize sunuluyor. O gece sadece imtihana tabi tutulan insanlarla sınırlı bırakılmıyor. Tüm meleklerin Cebrail’in imamlığında dünyaya indiğini zikretmesini tahayyul ve tehallukumuzda tesir etsin diye bir beyanda bulunmaktadır. Bu gecenin Müslümanın zihin dünyasında bırakması gereken tesirin de çerçevesini tebyin ederek o gecenin buna göre ihya edilmesini emretmektedir. Böylece bu geceyi ihya etmek, İslami bir toplum inşasının kadir gecesinden bağımsız mümkün olmayacağını beyan etmektedir. O gecenin bin aydan daha hayırlı olmasını emrederek, gecenin hayatımızdaki izdüşümünün ne ifade ettiğini de sarahat ve bedaheten beyan etmektedir.
Hayata dair ilahi takdirat ve taksimatın yapıldığı bir mukadderatı ilahinin, kulun hayatına bir ayar verilebilmesi bakımından da büyük bir kurtuluş hazinesi olduğunu göstermektedir. Kadir gecesinden başka gecelerde de Kur’an ayetleri nazil olacak ama Kur’an’ın indiği diğer geceler “Kadir Gecesi” olmayacak neden? Çünkü Kadir Gecesi bir nurun inişinin ilki olan bir gece olmasıyla kendisine bambaşka bir değer atfedilmektedir.
Bedir Savaşı, Ramazanın on yedisinde meydana gelen Müslümanların ilk savaşıdır. Daha sonra birçok savaşlar olacak. Ama Bedir Savaşı kadar bir iz bırakmayacaktır. Allah’u a’lam! Burada tevhidi bir hakikati görüyoruz. O da şudur; İslami çalışmaların başlangıcı ve ilk ölümüne meydana çıkmanın önemine dikkatimizi çekmektedir.
Böylece Ramazan- Kur’an ve Bedir Savaşına bakarak tevhidin ilkler sıralamasına bir bütünlük içinde bakarak ramazanı bir daha, bir daha zihin dünyamızda iyice tasavvur edelim.
Dua ve selam ile...