Yöneticinin siyasal aklı ve iyi bir strateji tasavvuru, yalakanın ifsadını boşa çıkarabilir.
Hz. Süleyman hidayete davet için Belkıs’e bir mektup gönderir. Besmele ile yazılan mektubu Belkıs alıp konu üzerinde güvenlik toplantısı yapar. Bakan/kurmayların yaptıkları savaş çığırtkanlığına (dalkavukluğa) karşı verdiği cevap üzerinden toplumsal yönetimi okumaya çalışacağız.
İnsan yeryüzünü imar etmekle yükümlüdür. İslam ve öncesinde gelen tüm peygamberler içinde bulundukları toplumda İlahi nizamı hakim kılmak için insanlara davette bulunmuşlardır. Belkıs ile muasır olan Hz. Süleyman da başta babası Davut (as) olmak üzere diğer peygamberler gibi, insanı insana kul olmaktan Allah’a kulluğa davet eder.
İslam, ne Demokrasi ne de Aristokrasi rejimine benzemeyen, beşer bazında eşitlik, hukukta adaleti hakim eden tevhidi bir sistemdir. Yıkıcı bir devrim, liberal bir bencillik, sınırsız bir özgürlük yerine, şefkat ve merhamete dayalı, vahiy merkezli erdemli ve inkılapçı bir toplum inşa eder.
Bu ilahi bir inkılaptır. En mükemmel insan dahi bunu yapamaz. Yüce Allah’tan başka kimsenin yapamayacağı bu inkılabı, Peygambere dahi mal edemeyiz. İşin beşere bakan yönünde tabi ki Peygamber vardır. Dikkatle Kur’an-Peygamber ilişkisine bakan her insan, (temel prensipler dışında) ara sıra Peygamber(ler) uyarılıyor. Çünkü Tevhid sisteminin getirdiği inkılabın temel prensipler ve stratejisi de yüce Allah’ın kontrolünde. İstibdadi tahakküm zorbalığına karşı duruşu nettir. Aynı anne-baba kardeşliğinden daha kadirşinas din kardeşliği tesis eder. Hulefa-i Raşidin gibi bir sistemi dünyaya hediye etti. Daha sonra Ömer b. Abdulaziz, Abbasilerde Mehdi, daha sonra Nurettin Zengi ve Salahaddin-i Eyyubi gibi…Rahmetle yad edilen nice dahiler yetişti.
Konuyu, yönetici ve yalaka ilişkisi bakımından, İlletin malula mülazemetinin izahı için Neml/32-35. Ayetler bağlamında anlamaya çalışacağız.
Mülukler girdikleri memleketin azizlerini zelil ederler. Neml/34. Bunun en açık halini yakın tarihte Türkiye yaşadı. Yakın tarihte eşi görülmemiş sistemsel bir ihanet yaşandı. Batı ve batıya hizmet eden yerli işbirlikçileri Osmanlıyı yıkıp, padişah ve ailesini düşmana teslim ettiler. Burada yapılanlar sadece bir başkanlık değişimi gibi kısmi bir değişikliğe gidilmedi. İlahi nizamın üzerine kezzap döküldü. İslam ve onun hukuku yasaklandı. Bir toplumun yazısı yasaklandı. Batının her türlü küfür kanunları Müslüman bir topluma dayatıldı. Azizleri perişan oldular. Müslümanların cephede kazandıkları savaşı hainler masada kaybettirdiler. Üç buçuk soysuz haini tanımadılar. Halen bu yanlışta ümmetin ısrar ettiği kanaatindeyim. İşte bu manada yapıları yıkan ya dış ajanlar ya da mevcut sisteme yardakçılık yapan dalkavuklardır. Konu edinilen Ayetlerde, kraldan çok bu kralcıların fitnenin başı oldukları görülüyordur.
Hz. Süleyman’ın, gönderdiği mektubun başına “Besmele” yazmasındaki siyasal aklı ile, Belkıs’ın siyasal aklı aynı noktada birleşti. Şöyle ki; O, danıştığında, bakanları savaşı gösterdiler.(Neml/33) Ama tecrübeli Melike bunu kabul etmedi ve dedi ki; “biz ona elçilerle hediyeler gönderelim gelen haberden sonra gerekeni yaparız.”Neml/34 Belkıs burada, bakanların hamasi duygularına kapılmadığı gibi, onlara sert bir tenkitte de bulunmuyor. Belkıs, olgun bir diplomasi ve büyük bir stratejik hamle yapar. Bu konuyu bana yazdıran da kıssanın burasıdır.
Belkıs’ın siyasal aklı, kendisinin ve kavminin hidayetine sebep oldu. Bundan dolayı ayetlerde Belkıs hiç tenkit edilmemiştir.(Neml/34) İmam Maturidi bu ayette Belkıs’ın siyasal aklının olgunluğu ve istişarenin siyasetteki önemine dikkat çeken bir açıklama yapar. (Te’viletü Ehli Sünneh /C/3/561Arapça nusha)
Hulasa der ki; “واني مرسلة اليهم بهدية” Gelen mesajın içeriği ile beraber makasidinin iyi anlaşılması siyasal bakımdan büyük önem taşır. Besmele ile gelen bir mesaja, çatışmayla cevap vermek basitliktir. Belkıs, siyasal akliyle büyük bir faciayı önledi. Kürtçe atasözü; “Eğer Şėrbe, çı Jınbe çı Mėrbe” Ama Kraldan çok kralcılara kalsaydı, savaş olacaktı. Bu her zaman için geçerlidir. Başkan, Bakan ve Teb’a ilişkisini anlamada kıssanın bu yönü çok önemlidir. Toplum ile yöneticinin görüşü ve gücünün arasına dalkavukların girmesi büyük fitnelere sebep olabiliyor. Yöneticilerin her zaman buna dikkat etmeleri gerekir.