Tarih boyunca, kendi öz değerlerinden uzaklaştırılmaya çalışılan İslam Âlemi`nin en büyük sınavı suni gündemler oldu. Asırlarca kendi öz gündemini takip edemeyecek kadar aciz duruma düşürüldü. Zamanla arz üzerinde, kendi öz gündeminin farkında olmayan, fikriyatını, hissiyatını, bilinç dağarcığını iman ekseninde güncelleyemeyen yığınlar haline getirildik. Suni gündemler oluşturmada mahir nice ellerden, çokça ekmek(!) yemişliğimiz var. Hatta farklı dinlere mensup milyonlarca insanın bu minvalde bize ulaşması için daha çok fırın ekmek yemesi gerekir dersek, insafsızlık etmemiş oluruz. Trajik  bir ironi. Pazıl parçalarıyla oynar gibi gündemlerimizle oynanmakta. Sonuç olarak bize gösterilen resme razı olma kanaat etme ve sorgulamamaya endeksliyiz nedense. Gündemimizin her daim baş konusu olması gereken ‘Kudüs ve Mescd-i Aksa` davası bunlardan bir tanesi. İnci tanesi. Şairin dediği gibi “Ah Kudüsüm! Sevgili Kudüs`üm! Şimdi senden uzağım uzak! Ve ateş çemberinde ruhum…”

Zahiren, dillere pelesenk olmuş, birçok dramı darb-ı mesel haline gelmiş kadim bir dava. İç yüzüne bakıldığında garip ve öksüz kutlu bir sevda. Söylem ve eylem tezatlarının yaşandığı en acı örnek.

Sloganik söylemler, bayat kınama mesajlarıyla deşarj olma girişimleri; var olan zulmü ne engelleyebildi ne de Ortadoğu`nun şımarık çocuğunun yüzüne Hakk`ın sillesini patlatacak kudrette oldu. ”Kahrolsun israil!” nidalarıyla yıllarca patinaj yapıp durduk.

Henüz çocukken “32. GÜN” program fragmanında, kolu taşla kırılmaya çalışılan çocuğun davasını ülkemizin çocukları olarak çok geç anladık. Kolu kırılmaya çalışılan çocuk şimdi nerde bilinmez. Ancak, kolları siyonizm oyunlarıyla kırılan İslam Âleminin acı bir tasviri oldu. Mescid-i Aksa`yı sarmalayamayan kollar şimdilerde dünyayla sarmaş dolaş.  Diller Kudüs`le yürekler siyonizmin işgali altında. Hızla israiloğullarına benzemekte milyonlar.

Zafere ulaşmak istiyorsak lanetlenmiş kavmi iyi tanımak zorundayız. Kerim olan Kitaba müracaat etmek, Bakara, Taha,  Şuara, İsra ve düşmanımızın anlatıldığı diğer surelerden dersler çıkarmak zorundayız. Düşmana benzeyen yönlerimizi mahir bir bahçıvan edasıyla budamak zorundayız.

Düşmanımızın dünyaya olan dünyalıklara olan hırsının bilincinde olup, ekonomisine verilecek zararın milyonlarca slogandan daha tesirli olacağını da artık görelim. Boykotu küçümsemek Ümmeti küçük görmektir. Boykot çabalarını da Donkişotluk olarak görmekten vazgeçelim.

Attığımız mesajları hangi telefonlardan atıyoruz, hangi suyu, hangi deterjanı, hangi beyaz eşyaları kullanıyoruz? Hala televizyonları izliyoruz vs. vs. Önce bunların muhasebesini yapalım, sonra da samimice şöyle diyelim; ”KUDÜS İSLAM`INDIR”

Bizlerden çalınan Kudüs`lerimizi ve uzaklaştırılan Aksa`larımızı geri almak duasıyla.