Yürek; sağlam olan, mukim olan, kadirşinas ve merhametli. Saf ve katıksız. Emaneti emanet alabilecek ehil. Kerbela; aşk, kerbela vefa, cesaret, şecaat. Kerbela vicdan. Kerbela şeref, izzet, feraset. Kerbela; nadide, nazenin emanet.

İşte tam da bu sebepten, Kerbela`yı kitaplarda ya da dillerde değil, Kerbela`yı yürekte taşımak gerek. Yani Kerbela yürekli olmak. Dünyadan Kerbela`ya bakmak. Ya da Kerbela'dan dünyaya bakmak arasındaki ince çizgiden Kerbela`ya doğru kıyam etmek gerek.

Kerbela`nın ruhuna rücu etmek. Yığın yığın dünyalığı Kerbela`nın bir avuç toprağına tercih etmek gerek. Kufelileri kınayıp ah u vahı bırakıp, Kufelileşmiş yüreklerimizi Müslim b. Akil'in samimiyetiyle yıkamak. Canı cananı evlad-ı iyali alıp vefa olmaya, feda etmeye giden Hüseyn`in, aşk ve samimiyetinin önünde diz çöküp, kandan rahlesinin dibinde talebe olmak talip olmak gerek.

Yollarından firar edip, sebeplerini sonradan bulduğumuz Kerbela`larımızı bulup firarlarımızı Ehl-i Beyt`in firaklarına kurban etmemiz gerek. Yudum yudum dünyayı içmektense yutkuna yutkuna rızayı İlahiyi seçmek. Kundaktaki yavruya mevki makam tahtını değil, şahadetin bahtını tercih etmek. Yezid`lerin sarayında arzı endam eden değil, Kerbela çölünde koşuşturan Zeyneb olmak gerek. Kadınlık duygusallığına, Zeyneb gibi şecaatle işlenmiş iman libasını giydirmek gerek. Gemileri yakmış bir ordunun varılacak limanı olmak gerek.

Şehid olmaya, şahid olmaya hazır olmak, acılarda mızmızlanmayı, gözyaşlarıyla vakit kaybetmeyi, dertlerle melankoliyi dans ettirmeyi bırakıp Zeynebi kuşanmak gerek. Dünyalıkların altında, zulümlerin altında çiğnenmiş Kerbela kumlarını, basiretle, ferasetle, samimiyetle alıp uyuşmuş, gaflete dalmış, ye'se düşmüş ümmetin üzerine savurmak gerek. Huseyin gibi adanmak, emaneti kuşanmak ve kıyam etmek. Zeyneb gibi kardaş olmak, candaş olmak, dertdaş olup izzetli bir feryat olmak gerek. Kerbela`yı anlamak, onunla anlam bulup solumak gerek. KERBELA`YI YÜREKTE TAŞIMAK GEREK.