Küçülen başörtüler, daralan kıyafetler, tesettür namına giyilen, ama tesettürden fersah fersah uzak, vücut hatlarını setretmek yerine, seyrettiren/teşhir eden giysiler, gencecik kızların/kadınların daha alımlı ve şuh görünmesini sağlayan dudaklarındaki boyalar, kremler(!), gözlerinde ve suratlarındaki türlü türlü kozmetik ürünler ne kadar da normalleşti farkında mıyız?

İslam’ı bir hayat nizamı olarak kabul etmeyen, kayıtsız şartsız Kur’an-ı Kerim’in hükümlerine teslim olmayan ve hayatlarını da bu doğrultuda tanzim etme gibi bir derdi ve gayesi olmayanlara diyecek bir sözümüz yok elbette...

Sözümüz; zikre “(Kur’an-ı Kerim’e) uyan ve gayb ile (zahiren görmedikleri, ama harika yaratılış eserleriyle tanıyıp iman ettikleri) Rahman olan (Allah’)a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseler” içindir...

 Allah’ın emir ve yasaklarına karşı hassasiyet gösteren ve rızası için çabalayanlar içindir...

Sözümüz tesettürün farz olduğuna elhamdülillah iman etmiş, tesettür endişesi taşıyan ve tesettür emrine hakkıyla itaat etmek isteyenler içindir..

 Gerçi son zamanlarda böyle hassasiyetleri dile getirenlere karşı sanki subjektif bir bakış açısını temsil ediyormuşçasına, popüler argümanlarla karşı gelmek ve hiçte objektif olmayan tavırlar sergilemek, kişisel olmayan- aksine tesettür davasının sancısını dillendiren bu gibi söylemleri bastırmak moda olsa da, kınayıcıların kınamasından korkmadan hakikatleri dile getirmek boynumuzun borcudur.

Mobilya alırken en iyisi, beyaz eşya alırken en garantilisi, ev alırken en güzeli, araba alırken en konforlusu..

Kısacası her konuda en güzele, en iyiye, en üstüne talip olurken, dinimizi, dünyamızı ve nesillerimizi ihya edecek tesettür konusunda en bayağı ve basite razı gelmek neyin nesidir acaba!?

Tesettürün en alt sınırlarının da altına kadınlarımızı, kızlarımızı layık görmek nasıl bir bakış açısının tezahürü olabilir?

 Tesettür derken; dışımızı kuşatan, içimizi terbiye eden, hâl ve hareketlerimize yön veren kamil bir tesettür anlayışından bahsediyoruz. Kastımız sadece dışımızı kapsayan nakıs bir tesettür için değildir elbette.

Unutmayalım ki, tesettür bir davadır.

Basit ve gündemlerden atılacak bir mesele değildir. Eğer böyle düşünmüyorsak özellikle son zamanlarda tesettür ve kadınlar üzerinden  toplumları değiştirip, dönüştürüp, yönetmek için hazırlanmış dizileri, filmleri, planları ve projeleri bir daha gözden geçirelim..

İşte o zaman, on beşlik kızların dudağındaki boyanın zihnimizdeki rengi ve çağrışımı bambaşka olacaktır...