Son yıllarda başımıza vura vura, algılama yetisi yetersiz bir insana anlatır gibi, anlatıp durdular, “Z Kuşağı” tanımlarını.

Z kuşağı şöyleymiş, Z kuşağı böyleymiş diye belli kalıplar ve kriterler belirlediler gençler için.

Mesela birkaçını nakledelim:

Z Kuşağı (İngilizce: Generation Z veya kısaca Gen Z), Milenyumlar’dan sonra ve Alfa Kuşağı’ndan önce gelen demografik kohorttur.

Halk arasında “zoomer” olarak bilinir.

 Araştırmacılara ve popüler medyaya göre, 1990’ların ortalarını ve sonlarını doğum yıllarının başlangıcı ve 2010’ların başları da doğum yıllarının sonu olarak kabul görür.

Z Kuşağı’nın çoğu üyesi X Kuşağı’nın çocuklarıdır.

Küçük yaşlardan itibaren internete ve taşınabilir dijital teknolojiye erişimle büyüyen ilk sosyal nesil olan Z Kuşağı üyeleri, dijital okuryazar olmaları gerekmese de “dijital yerliler” olarak adlandırılmaktadır..”

Kısaca özetleyecek olursak, dünyayı yönlendirecek, yönetecek, değiştirecek ve dönüştürecek en verimli genç nesli, belli tanımlara ve kalıplara sıkıştırarak, büyük bir algı oyunuyla milyarları manipüle etmeye çalışıyor büyük küresel güçler...

Gençleri demografik bir kohortun deneklerinden öte görmeyen bu zihniyet, onları sosyal hayattan kopararak, dijital parmaklıklar arkasında, sosyal medyada hapis kalmış, yaşadığı zamanın olay ve olgularından habersiz, sosyal hayata yabancı birer zombiye çevirmeye çalıştı ve dijital yerliler olarak sınıflandırdı.

Onları “Zoomer” olarak ilan etti ve yetişkinleri de onların algılarına “Boomer” olarak yerleştirdi.

Böylece milyonlarca zoomer, canı istediğinde, canından bir parça olan büyüklerinin sözlerini, telkinlerini, nasihatlerini ölçmeden, biçmeden küçümseyerek, canı istediğinde dijital dünyanın kutsadığı “Ok Boomer” sihirli sözcüğüyle ezip geçecekti..

 Bu ve buna benzer pek çok algı oyunuyla, sürü psikolojisine teslim olan milyonlarca genç, önce Z kuşağı algısıyla güdülenip, sonra da kayıtsız şartsız teslim olmuş koyunlar misali güdüldüler.

Hâlâ da güdülen milyonlarca genç var..

Ama buna rağmen büyük bir uyanış var elhamdülillah...

Aksa Tufanı’ndan bu yana, bunun daha da çok arttığını hepimiz görüyoruz.

Dünyanın dört bir tarafında kıyam rüzgârları esiyor.

Kalbi vehn ile kurumuş, kaskatı kesilen yetişkinlere, sus pus olmuş etki ve yetki sahiplerinin aksine, tatlı canlarını feda etmeye hazır, cansiperane cenk meydanlarında mücadele eden gençler..

Zalime karşı, mazlumun yanında saf bağlayıp, koşuşturan, okuyup-araştıran, sosyal medyaya alet olmayıp, sosyal medyayı mücadelesine alet kılan, meydanlarda gözyaşları ve ta yüreklerinden gelerek, dünyaya hakkı haykırmak için attıkları çığlıkları, sloganlarıyla yekvücut olmuş gençler, büyük bir dirilişi müjdeliyor...

Ahir zamanın onca fitnesine, olumsuz uyaranlarına, türlü türlü şeytani oyunlara, günah ve ifsat rüzgârlarına rağmen, Aksa Tufanı’nı arkalarına alarak, direnen, bilenen, silkinen, bilinçlenen ve tevhidi bir mücadeleye soyunan gençler geliyor!

O sebeple, bırakınız bu Z Kuşağı safsatalarını ve ondan mütevellit, artık duymaktan iğrendiğimiz laf salatalarını..

Kulağınızı açın!

Pür dikkat dinleyin..

KIYAM KUŞAĞI” gümbür gümbür geliyor...