Elbette güncel gelişmeleri takip etmek, yaşadığımız zamana, coğrafyaya, insanlara, olaylara dair gündemi takip etmek, bihaber kalmamak bir gerekliliktir. Hakeza bunlara dair ölçülü bir şekilde  farklı bakış açılarından yorumlar, analizler dinlemek, izlemek de oldukça normal bir durumdur. Ama itiraf edelim ki, son seçim  dönemiyle beraber kendimizi  magazine ve aktüaliteye fazlasıyla kaptırdık...

Gereklilik değil, bir kirlilik durumu hasıl oldu pek çok durumda.

Elbette bir Müslüman’ın aktüaliteden kopuk kalması düşünülemez. Ancak oluşturulan suni gündemler, bu gündemleri sunarken ki üslup ve metot, kullanılan medya dili ve söylemler insanları öyle bir raddeye getirdi ki, düşünme, muhakeme yetileri dumura uğradı adeta. Hassasiyetler, mahremiyetler arada unutuldu.

Sosyal medya ile beraber hepten farklı bir ambiyansa girdik, hâlâ da çıkamıyor gibiyiz.

Twitter’daki atışmalar, canlı söylemler, komik ve trajikomik kısa veya uzun videolar, uzunca yaşam hikâyelerini, mücadelelerini bir çırpıda anlattığına kanaat getirdiğimiz “Instagram storyleri”, halimizi- durumumuzu anlatan (!) Whatsapp durum paylaşımları, iddialı, acıklı tik tok videoları say say bitmez...

Ve haliyle ,renkli, canlı, hızlı, eğlenceli, hareketli bol resimli haberlere, içeriklere meyleden, ancak derinlemesine okumaktan, basiretlice analiz etmekten, hakkaniyetle değerlendirmekten, üslubunca öğrenmekten uzaklaşan, daha çok magazine rağbet edenler...

Hakeza asli gündemlerini, sorumluluklarını unutan, suni gündemlerde kaybolan, sınırlarını muhafaza edemeyenler...

Bu sebeple her konuda olduğu gibi, bu konuda da itidalli olmak, istikamet üzere kalmak şu an havaya, suya olan ihtiyacımız kadar önemli ve gereklidir.

Zira bu şekilde hak davaya hizmet ve maslahat konusunda büyük resmi görememiş oluyoruz.

Güzel bir söz vardır:

“Hakikat insanlara bakarak öğrenilmez, önce hakikati öğren sonra hakikat adamlarını da tanırsın.”

Bu sebeple ölçütümüz daima hakikat olmalıdır. Biz hakikat ölçütüyle adamları ölçeriz, adamları ölçüt alıp, hakikatin orasını, burasını biçmeyiz!

Biz; ayaklarımızın sıratı müstakim üzere sabit kalabilmesi için durduğumuz yeri sıkça kontrol eder öylece sağlam basarız, kırmızı çizgilerimizi de  bu şuurla muhafaza eder, bu güçle bakarız.

Öyle ayaklarımız havada, başımız bulutlarda sloganik söylemlerle deşarj olup, romantik hikayelerle gözyaşı döküp, ütopik hülyalarla avunup, kendimizi kandırmayız...

Zira bizi şekillendiren, hizaya getiren , muhafaza eden, ikmal eden magazin kültürü ve suni gündemler değildir...

Biz kurgulanmış -haz ve hız medeniyetinin değil, aklı selim-huzur ve şuur medeniyetinin müntesipleriyiz!

Bizim istikametimiz belli, rotamız belli, kimliğimiz bellidir...