Sosyal beğeni ihtiyacı, bu ihtiyacı tatmin ederek mutmain olmaya çalışma güdüsü veya sosyal onay kaygısı/fobisi, sadece ergenlere ve gençlere has bir durum olabilir mi?
Elbette hayır!
Zira, çocuklarda, yetişkinlerde ve yaşlılarda dahi görülüyor.
Özellikle son yıllarda tüm dünyada yaşanan, küreselleşme eksenindeki sekülerleşme temayülü ve buna paralel olarak son sürat esen dijitalizm rüzgârları, büyük bir toplumsal değişimi ve dönüşümü de beraberinde getirdi. Dünya küçük bir köye dönüştü adeta.
İnsanlar için üst akıllarca oluşturulmuş, en popüler trendler; giyim, kuşam, yeme, içme anlamında en belirleyici sosyal ölçüler haline geldi. Bu minvalde eğlence, dinlence kulvarında da yine aynı şekilde kurgulanmış şablonlara hapsolmaya çalışan milyarlarca insanın varlığı gün gibi aşikar. Hem de bile isteye...
Tüm bu seçenekler sosyal beğeni ve sosyal onay garantili zira...
Ama kim için ve ne için?
Bir giyim mağazasına giren insan, kendine uygun(!) bir parça ararken, acaba neye ve kime göre karar veriyor mesela?
Evet, bütçesine uygunluğuna bakıyor..
Zevkine, tarzına uygunluğuna bakıyor..
Peki ya sonraki uygunluk kıstası nedir!?
Belki de en baştaki kıstastır bu...
“Sosyal onay, sosyal beğeni alma kaygısı.”
Ne için peki?
“Ben de sizdenim, beni de aranıza kabul edin, beni ötekileştirmeyin” diye değil mi?
Aynı durum hayatın tüm kulvarlarında üç aşağı beş yukarı bu şekilde.
Evini ve eşyalarını seçerken, misafir ağırlarken, düğünlerini veya taziyelerini yaparken, okulunu seçerken, konuşurken, otururken, kalkarken..
Hülâsa her yerde ve her durumda..
Sürekli bir sosyal onay, sosyal beğeni fobisi tırmalar durur modern insanın içini. Sonra da bu dürtüyü tatmin için uğraşır durur.
Konuyla ilgili yapılan bazı araştırmalara göre; çoğu insan, bu gibi davranışlarının altında yatan asıl sebebin sosyal onay kaygısından kaynaklandığının farkında olmayabilir. Oysa çoğu seçimimiz biz fark edemesek bile, bu kaygıya göre şekillenir. Çünkü sosyal onay, insanın sosyalleşmesi ve ihtiyaç duyduğu sosyal ilişkileri kurması için çok önemlidir.
Ancak sürekli sosyal onay kaygısıyla yaşamak, bir zaman sonra hep başkaları için, başkalarını memnun etmek için yaşama sonucunu getirmektedir.
Tam da burada sadece bir giyim şekli veya sadece bedeni örterek gerçekleştirilen bir eylem olmayan, aynı zamanda bir yaşam biçimi olan tesettürü konuya bağlantılı olarak zikretmek istiyoruz.
Zira, özelikle son yıllarda tesettürden kaçınmanın ve tesettür konusundaki yozlaşmanın altında yatan en büyük sebeplerden biri de sosyal onay kaygısıdır.
Tesettüre bürünmek isteyen ve bu doğrultuda hayatını tanzim etmeye çalışan çoğu insan, sosyal onay kaygısıyla bu durumu ya geciktiriyor veya tamamen vazgeçiyor.
Zaten tesettüre bürünmüş olan bir kısım insan ise, sosyal onay kaygısıyla tesettürünü ilahi ölçülerle değil, modern trendler üzerinden şekillendirme yoluna gidebiliyor. Böylece farza göre değil, sosyal beğeni ve onay alacağı bir tarza göre, tercihlerini yapıyor.
Üstelik bu durum sadece kadın tesettürü için değil, erkek tesettürü için de geçerli.
Bu nedenle genel manada; bol, geniş, mütevazı, dikkat çekmeyen, bedeni izhar etmeyen, marka takıntısından uzak kompleksiz, sadece Allah rızasına ve beğenisine endeksli kıyafetler ve buna uygun davranışlar ve yaşam şekilleri, yerini sosyal beğeni ve onay garantili kıyafet, davranış ve yaşam şekillerine bıraktı.
Belki günümüzde Lat, Uzza ve Menat gibi putlar yok ama sosyal onay, sosyal beğeni kaygısının da ‘el alem ne der?’ misali bir puta dönüşmesine fırsat vermeyelim. La deyip kıralım; Allah’a koşulsuz bir şekilde itaatimize engel olacak tüm putları!...
İşte o vakit, tevhidden beslenen teslimin, tesettürleri nasıl kâmil bir dereceye getireceğine şahit olacağız biiznillah...