İzliyoruz, izliyorsunuz, izliyorlar...

Dünya üstünde, milyarlarca insanın fail olduğu en geniş kapsamlı fiil izlemek...

Sabah izliyoruz, öğle izliyoruz, akşam izliyoruz, gece izliyoruz...

Peki ama neyi ve kimi izliyoruz?

Film, sinema, reklam, program izliyoruz, her kulvardan envai çeşitte sosyal medya videoları izliyoruz mesela..

Komik veya dramatik olanlarından, pragmatik, romantik, sosyetik, astromatik, bilgimatik olanlarından, vs..

Tümünü sayarsak, fizana yol bulacağımız hayli uzun bir liste...

Bu vesileyle!

Sosyal medya fenomenlerini, youtuber’ları, ınfulencer’ları, yaş yetmiş derdi milletle bitmemiş dinazor amcaları, şairleri, ozanları, sanatçıları, aşçıları, hacıları, hocaları...

Say say bitmeyecek kadar, çok sayıda insanı..

Peki ama neden bu kadar çok izliyoruz?

Acaba, vaktimiz mi çok!?

Ya da, başka bir sorumluluğumuz, işimiz, uğraşımız mı yok?

Veya sürekli bir şeyler izleme konusundaki bastırılması zor güdülerin kurbanı mı oluyoruz?

Zannediyoruz ki, ikinci cevap yaşadığımız zamanın gerçekliğine daha uygun ve daha doğru bir cevap olacaktır.

Öyle ya, insan yaratılışı gereği fıtratına kodlanan belli özelliklerle gelir dünyaya. Fizyolojik, psikolojik ve sosyal ihtiyaçları olur hakeza..

Bu ihtiyaçların sağlıklı ve doğru karşılanamaması sonucunda, sapmalar, kaymalar ve insana dair normal enerjilerin, yanlış mecralara anormal bir şekilde kanalize olma durumu meydana gelebilmekte..

Bu konuda sadece manevi önlemler almak,  sıkıntıyı ruhani tedbirlerle izale etmeye çalışmakta yeterli gelmez. Haliyle yaşadığımız zamanın gerçeklerine, kör sağır kılar bizleri.

İnsan çok boyutlu bir varlıktır ve insana dair her durumu, insana ait tüm boyutlarıyla ele almak en hakkaniyetli tutum olacaktır.

Bu bağlamda, birkaç yıldır devam eden pandemi koşulları, son günlerde zirve yapan ekonomik sıkıntılar ve buna mukabil, insanoğlunun maddi olgularla olan kopmaz ilişkisini, hayatların maddi boyutlarında çıkan derin yarıkların, insanlarda manevi açıdan da derin yaralar açmaya sebebiyet vereceği ihtimalini görmek zorundayız.

Bunu görebildiğimiz vakit, insanların neden bu kadar çok izleme eylemine rağbet ettiklerini de görmüş olacağız. Evet tek nedeni bu değildir belki ancak, en büyük etmenlerden biri budur hiç kuşkusuz..

Kısacası insan; yapmaya güç yettiremediği ve bilhassa maddi olarak imkân bulamadığı her fiili izlemekle avunma yoluna gidebilmeye meyyaldir.

Mesela..

Yapamadığı, yiyemediği yemeklerin yapılışını izleyecektir!

Gidemediği, göremediği yerlerin, mekânların videolarınızı izleyecektir!

Asla giremeyeceği lüks otellere, restoranlara girebilenlerin deneyimlerini, kendini onların yerinde sayarak izleyecektir!

Kendi evine yapamadığı restorasyonları, dekore edemediği mobilyaları, alamadığı aksesuarları bir başkasının tecrübe edişini izleyecektir!

 Giyemediği kıyafetin, bir başka beden üzerinde teşhir edilmesine tanık olacak ve tatmin olmak için usulca izleyecektir!

Alamadığı otomobilin test sürüşünü bir başkası yapacak fakat o, iç çeke çeke izleyecektir!

Gidemediği okulları, yapamadığı düğünleri mecburen (!) sessizce izleyecektir!

Hatta gidemediği umreyi, yapamadığı haccı özleyecek  ve dönüp sadece (!) izleyecektir!

Ekonomik anlamda ve imkânlar noktasında insanlar arasındaki büyük dengesizlikler giderilmezse ve bu böyle devam ederse, bir kısım insan yaşayacak ve bir kısım insansa hayatını pause moduna alıp sadece izleyecektir ne yazık ki!

En temel ihtiyaçlarını dahi özleyecek ve tatmin olmak için izleyecektir!

Üstelik bunun için bir telefon ve bir internet paketi yeterli gelecek!

O vakit sahip olamadığı bir çok şeye sahip olduğu yanılsaması ve sağlıksız bir ruh haliyle sistematik bir şekilde daima izlemeye endekslenecek..

İçinden gelen her insani dürtüyü bu yolla tatmin etmeye çalışacak!

Böylece yeryüzünün egemen şer odakları için tam kıvama gelmiş bir sömürü malzemesine dönüşecek, önce izlemeye güdülenecek ve sonra da bu yolla güdülmeye hazır hale gelecektir..

Öyle anlaşılıyor ki, kendi hakikatine ve Hakk güneşine karşı yüz çeviren, bakan ama göremeyen, sanal gerçeklik gözlüğüyle(!) sadece ama sadece izleyen, güdülmeye müsait bir insanlık için, pandemi tokadından sonra, ekonomi yumruğu geliyor, dikkat!

 Bu minvalde, Kur’an ayı olan Ramazan’da kendimiz, ailemiz ve toplum için, tefekkür- tezekkür, teakkul, tefakkuh ve tedebbür ruhuyla sancılanmak duasıyla...

Zira Hira, sancıdan sonra muhakkak gelecektir!