Bu ifade neredeyse her ebeveynin zaman zaman kullandığı bir ifadedir..

Canından çok sevdiği ciğerparesinin herhangi kötü bir fiile karıştığını duyduğunda hayâl kırıklığı, mahcubiyet, öfke, kızgınlık, kırgınlık veya kabullenememe refleksiyle söylenmiş, üzerinde önemle durulası bir ifadedir aynı zamanda..

Hiçbir ebeveyn canından çok sevdiği, daima iyiyi ve güzeli yakıştırdığı yavrusuna, kötü ve çirkin işleri yakıştırmaz ve bu şekilde anılmasından hoşlanmaz. Bu gayet insani bir durumdur.

Ancak gelin görün ki, bilhassa çocuklar konusunda idealize ettiklerimiz ve realite birbirini tutmayabiliyor, evlatlarımızın daima pirüpak kalacaklarına dair hayallerimiz ise içimizde sadece birer ukde olarak kalabiliyor.

Yaşları kaç olursa olsun çocuklarımız birer melek değildir. Ne kadar temiz ve masum olsalar da, en nihayetinde onlar da birer insan. Hata ve kusurlardan beri kalacaklarına inanmak yerine, birer melek olmadıklarının bilinciyle-onlara; hatalara, çirkin işlere tevessül etmemeleri için hem düşünsel ve hem de ameli bazda koruyucu, onarıcı ve arındırıcı melekeler kazandırmak daha yerinde olacaktır.

Zira, kendi yaş seviyesine göre olsa da düşünme ve akletme yetisinden yoksun çocukların, kâmil birer insan olma olasılığı yok denecek kadar azdır.

 "İnsan iyiyi-kötüyü, güzeli-çirkini birbirinden ayırt etmeye yarayan akıl ve fikir kabiliyetlerine sahip olmadıkça insan olma sürecini tamamlayamaz." (Farabi)

İtikadi ve ameli noktada kazandığı her meleke onu korur, onarır ve arındırır. Henüz çok küçük yaşta Kutlu Nebi tarafından ibni Abbas' a (r.a) yapılan düşündürücü nasihatler bu anlamda muazzam birer numunedir.

Bu güzel diyalog Abdullah İbni Abbas’tan şöyle nakledilmiştir:

Bir gün (çocuk yaşta iken) Hz. Peygamber’in terkisinde bulunuyordum, bana;

“Yavrucuğum, sana bazı kaideler öğreteyim” dedi ve şöyle buyurdu: “Allah’ın buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip korusun. Allah’ın (rızasını) her işte önde tut, Allah’ı önünde bulursun. Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah’tan dile! Ve bil ki, bütün bir ümmet toplanıp sana fayda temin etmeye çalışsalar, ancak Allah’ın senin için takdir ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer bütün ümmet, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah’ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilirler. Çünkü artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir. (Bundan sonra takdirde herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.)” Tirmizî, Kıyâmet, 59

Bu minvalde, küçük yaşlardan itibaren Hz. Peygamber‘in terbiyesinde yetişen Enes b. Malik’e (r.a) farklı zamanlarda yaptığı nasihatlerden bazıları da şunlardır:

“Sırrımı kimseye faş etme, güvenilir ol.

Abdestini tam al, tâ ki hafaza/koruyucu melekleri seni sevsin ve ömrünü uzatılsın.

Elinden geldikçe abdestli ol.

Guslederken mübalağa et!

Elinden geldiği nisbette namazı bırakma, zira bu takdirde melekler daima sana rahmet okurlar.” dedi.

“Evinden çıktığın zaman ehli kıbleden gördüğün herkese selâm ver, böylece mağfur olarak eve dönersin. Kendi evine girdiğin zaman da kendine ve ev halkına selâm ver.

Kimseye karşı kalbinde kötülük beslemeden, sabahlamaya, akşamlamaya çalış. Zira bunda muvaffak olabilirsen, hesabını çok kolay verirsin, sana ölümden daha sevgilisi olmaz".

Müslümanların büyüklerine hürmet, küçüklerine merhamet et.

“Duayı çok yap. Zira dua muhakkak kazaları bertaraf eder.

Ey Yavrucuğum! İŞTE BU BENİM SÜNNETİMDİR. Kim benim sünnetimi ihyâ ederse beni ihyâ etmiş olur; beni ihyâ eden de cennette benimle olur.”

* (Detayları için bkz. İbrahim Canan, Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye)

Görüldüğü gibi, Kutlu Nebi’nin çocukları terbiye metodunda düşünsel ve ameli bazda onları özel ve genel anlamda donatacak, koruyacak ve geliştirecek bir yol izlenmekte. Çocuk bile olsa, itikadi ve ameli anlamda takviye etme çabası ön plana çıkmakta.

Hülâsa...

Benim çocuğum madde bağımlısı olmaz!

Benim çocuğum internet dünyasının balçık denizinde sörf yapmaz!

Benim çocuğum şaşmaz, sapmaz, kaymaz!

Yalan söylemez, harama bulaşmaz, zina yapmaz!

“Benim çocuğum... yapmaz” demek, bizi gaflete sürükleyip, yavrumuzu  bilfiil kötüye, harama atmaktan başka bir işe yaramaz..

Asrın çirkefini de hesaba katıp, basiretle ve ivedilikle gücümüzün yettiği kadar, Nebevî metot üzere çaba sarf etmek bizden, hidayet Allah’tandır...