Nijer'in Fransa sömürgesinde olduğu yıllarda yaşanan bir olay, dünyanın  emperyalist ülkelerinin çirkin ve zalim yüzlerini, kitleler üzerinde kurdukları korku hakimiyetini  anlatmaya yeter sanıyoruz..

Olay bir köyde yaşanır. Köyün orta yerine, çoğunluğu hamile  Nijer'li kadınlardan oluşan yerel halk toplanır. Ortada büyük bir mancınık vardır. Halk korku ve endişeyle olanları bekler. İki Fransız asker, kalabalığın içinden rastgele hamile bir kadını  tutup mancınığın yanına getirir..

Zavallı kadın korkudan titremektedir. Etrafındakilerin durumu da farksız değildir.  Korku, endişe, panik, acı , çaresizlik hakimdir ortama...

Zaten sömürgecilerin istediği de budur. Mancınığın yanında bekletilen hamile kadın, mancınığa yerleştirilir, hızla göğe doğru fırlatılır....

Kadının çığlıkları ve çaresiz feryatlarından başka ses yoktur adeta. Ama şahit olanların gözleri yuvalarından, kalpleri göğüs kafeslerinden çıkacaktır neredeyse!

Fırlatmanın şiddetiyle belli bir yüksekliğe kadar çıkan kadın, hızla yere çakılır. Kadın da karnındaki bebek de paramparça olur!...

Sömürgeci adamın mesajı açık ve nettir!

“İtaat etmeyenin sonu böyle olur!”

Başarılı da olur. Değil orada olanlara, daha anne karnında doğmayan yavrulara, gelecek nesillere bile yetecek bir korku mirası kalır o günden...

Çünkü emperyalizm için trajedi, asla vazgeçemeyeceği bir stratejidir...

Günümüzde ise çok daha sinsi oyunlarla yol alıyor emperyalist güçler. Şeytanın aklına gelmeyecek hilelerle. Dünyanın süper zalim güçleri, yazıyor- çiziyor. Sonra adına kanun diyor...

İki yüzlülüğünü, zulmünü, adaletsizliğini yasal (!) yollardan yapıyor.

Son günlerde tartışılan BMGK’nın “Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi” bunun en büyük ispatı...

Ad başka içerik ise bambaşka! Sözde terörizmin finansmanına yönelik önlemler alınıyor bu yasayla. Fakat tam tersi,  terörizmi devlet politikası haline getirmiş dünyanın zulüm devletlerine daha fazla zulüm alanı açılıyor.

Malumunuz nice mazlum coğrafyaya yüzyıllarca hükmeden, sömüren ülkeler eskisi gibi rahat sömüremiyorlar. Çünkü o coğrafyalara ulaşan, mazlumlara umut olan çok güzel çalışmalar var...

 Nice devletin yapamadığını yapan STK'lar var!

 Geçmişte bir torba pirince karşılık, inancını değiştirmesi istenen insanlara, renk-din-dil-ırk ayrımı yapmadan karşılıksız, asilce, cömertçe  yardım elini uzatanlar var!

Yıllarca yetimhane kuruyorum ayağıyla misyoner faaliyetlere, sağlık çalışmaları adı altında  küresel organ mafyasına, evlatlık alma bahanesiyle götürülüp sapkın partilerde, pedofili sofralara kurban edilen yetim ve mazlum çocuklara sahip çıkanlar var!

Sadece fiziksel ihtiyaçlar noktasında değil, manevi olarak da mazlum coğrafyaları ihya edenler var!

İnsanların mağduriyetinden, mazlumluğundan beslenen dünyanın zalim güçleri için belli ki bu hazımsızlık sebebi. Bu nedenle homurdanıyorlar, kıvranıyorlar...

Ancak yüzyıllardır ortaya koydukları oyunlardan tanıyor ve biliyoruz onları.

Kenyalı siyasetçi Jomo Kenyatta'nın meşhur sözünü hatırlayalım...

Batılılar Afrika'ya geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde topraklarımız ve madenlerimiz vardı. Bize gözlerimizi kapayarak dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız ve madenlerimiz vardı...

Daha güzel nasıl ifade edilebilir ki...

Ayrıca BMGK'nın  5 daimi üyesi ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa'nın  yıllarca yaptığı ve halâ devam eden zulümleri ortada... Bunlar terör mağdurunu terörist, asıl teröristi mazlum ve kahraman göstermekte oldukça mahirler...

 Yıllarca küresel terörizmi finanse edenler yine onlar değil mi?

Şimdi kalkıp ‘’Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun'' başlığıyla ortaya getirdikleri torba yasanın içine doldurdukları  maddelerle asıl amaçlarının ‘’Kitle İhya Çalışmalarının ve  yayılmasının  önünü kesmek ‘’olduğu gün gibi aşikâr...

Fakat asıl vahim olan; ‘’Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Birleşmiş Milletler'in, üye ülkeler arasında güvenlik (!) ve barışı(!) korumakla yükümlü, en güçlü organı. Birleşmiş Milletler'in diğer organları sadece tavsiye kararı alabilirken, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kararları, tüm üye ülkeler açısından bağlayıcılık taşımakta...’’

Eğer bu kanun teklifi TBMM'de kabul görürse tarif edilmesi zor bir zulüm ve baskı süreci başlayacaktır; ülkemizde yurt içi ve yurt dışı insani yardım çalışmaları yapan STK'ların üyeleri, gönüllüleri ve yüzbinlerce mazlum için...

Zaten dünya beşten küçüktür anlayışına sahip zorbalar,  bu yasayla dünya üstündeki tüm hayırsever STK'lara, üyelerine, gönüllülerine ve gelecek nesillere yetecek bir korku mirası bırakma peşindeler...

İhya ve ihsan yollarına tuzak kuran şer güçlerinin tuzaklarının başlarına devşirilmesi duasıyla...