En geç olgunlaşan meyve hangisidir dersek, muhakkak birbirinden farklı cevaplarla karşılaşırız.

Oysa ; ‘dünyanın en geç olgunlaşan meyvesi insandır’ cevabını verenler, en doğru cevabı vermiş olur kuşkusuz.

Peki bir meyvenin olgunlaşması için nelere ihtiyacı vardır?

Havaya-suya-ışığa-ısıya-çabaya ve tabi zamana...

İnsan dediğimiz müstesna varlığın olgunlaşması için de; manevi havayasuya-ışığa-ısıya-çabaya ve zamana ihtiyaç vardır.

Senenin tüm aylarında elbette bu saydıklarımız az veya çok vardır ancak Ramazan ayında tüm bunlar fazlasıyla mevcuttur. İnsanı kâmil olmak isteyen her birey, olgunlaşmak için Ramazan
ayının kısa ve sağlam yoldan olgunlaşmaya götüreceğini gözden ve gönülden kaçırmamalıdır.

Ramazan kelimesinin anlamları üzerinden bile yola çıksak, kâmil bir yol çıkıyor karşımıza. Tabi amil olmak isteyenler için....

Ramazan kelimesinin anlamlarından biri yakmaktır; sıcaktan kızgınlaşmış
yerde yalın ayak yürümek....

Allah Resulü (s.a.v)’in Ramazan hutbesinde tavsiye buyurduğu gibi; ‘Arınmış bir kalp ile günahlardan ve ayıplanmış sıfatlardan’ kurtulmayı Rabbinden halis niyet ile dilemeyi gerektirendir. Salih adımlarla kızgın yerde yalın ayak yürümek, arınmaya gayret etmek, en yalın haliyle-yola revan olup; ‘hamdım piştim elhamdülillah’ demek için çaba sarf edip,
oruçla yanıp, Kur’an’la azad olup, bu uğurda yanmaya talip olanı yakandır Ramazan...

Ramazan kelimesinin bir anlamı da yağmurdur; uzun süren kuraklık neticesinde, derin yarıklarla çatlayan, birbirinden ayrılan, parçalanan toprağa yağarak ıslatan, yumuşatan ve neticede çatlağı onarıp, yarıkları birleştiren bir yağmur...

Rahmet ve mağfiret yağmuru, mihneti götüren nimet yağmuru... Hayra dair, marufa dair, merhamete dair, hayatımızda ne kadar firak-açıkçatlak var ise, vuslat ile onaran bir şifa ve
hidayet yağmuru...

Her Ramazan ayı geldiğinde, ekranlar hoca ve alimlerden yana bereketleniyor(!)

Acizane ve halisane niyetlerle Rahmet yağmurundan nasipdar olmak isteyenlerin yağmur hayali hüsranla sonuçlanabiliyor ne yazık ki.

Oysa Allah Resulü (s.a.v)’in bizlere rehber olacak muazzam bir hutbesi var.

Birçoğumuzun zaten yapıyorum diye düşündüğü ancak, yapmadığı bir çok erdemi yine/yeniden hatırlatan “Ramazan Hutbesi” mutlaka okunmalı ve bilgi dağarcığımıza(!) yeni teorik bilgiler katmak adına değil, bu hutbedeki tavsiyeler pratikte de yaşanmalı ve yaşatılmalı.

Örneğin, Ramazan hakkında, İki Cihan Güneşi (s.a.v), Ramazan hutbesinin bir bölümünde şu tavsiyelerde bulunarak irşad ediyor ashabı; “Bu ayda açlıkla, susuzlukla kıyamet gününün açlığını, susuzluğunu hatırlayın...

Fakirlerinize ve düşkünlerinize sadaka verin...

Büyüklerinize saygı, küçüklerinize sevgi gösterin...

Yakınlarınızı şefkatle okşayın...

Söylenmemesi gereken şeyler söylemeyin...

Size helâl olmayan şeylere bakmaktan gözlerinizi men edin...

Duymanız helal olmayan şeyler kulaklarınızı tıkayın...

Halkın yetimlerine şefkat gösterin ki, sizden sonra sizin de yetimlerinize şefkat göstersinler...’’

Hutbesinin bir bölümünde de şöyle buyuruyor; “Ey insanlar!.. Sizin canlarınız, yaptığınız amellerin rehinidir.

O halde Allah’tan bağışlanma dileyerek canınızı rehinden kurtarın. Omuzlarınız, günahlarınızın ağır yükü altındadır; secdelerinizi uzatarak onları hafifletin.’’
Hutbesinin son kısmında ise şu nasihatler var; “Ey insanlar!.. Bu ayda cennet kapıları açıktır.

Rabbinizden dileyin, dileyin yüzünüze kapanmasın...

Ve cehennem kapıları bu ayda kapalıdır. Rabbinizden dileyin, yüzünüze açmasın.

Şeytanları bu ayda bağlamıştır; isteyin Allah sizlere musallat etmesin.”

O halde büyük bir mücadele bizi bekliyor. Direkler arası eğlence veya tatil ayı değildir Ramazan!

Tam da burada isminin anlamlarından bir tanesini daha hatırlıyoruz.

Ramazan; keskin bir kılıç veya iki tarafı keskin bıçak. Hakkı kesmeyen/batıl ile olan bağlarımızı kesmeye muktedir hikmetli bir bıçak...

Harbe hazırlanan bir askerin, öncelikli işlerinin başında kendisini koruyacak, düşmandan gelebilecek tehlikeleri bertaraf edecek teçhizat ve silahları kuşanmak gelir.

Allah Resulü (s.a.v)’in cihattan gelen ashabına; “Küçük cihattan büyük cihada geldiniz...” sözünü de bu minvalde değerlendirecek olursak, karşımıza nefsimizle yaptığımız büyük bir cihad olduğu hakikati ortaya çıkıyor. O halde bu cihad için gerekli teçhizat ve silahımızı kuşanmak gerekir.

Ramazan ayında bu silah ve teçhizatların hepsi mevcuttur.

Öyleyse;

Ramazan bize/biz Ramazan’a geleceğiz!

Ramazan bizi kuşatacak/biz Ramazan’ı kuşanacağız!

Arınacağız/donanacağız!

Allah’ın lütfuyla kazanacağız!

Ramazan’ın Rahmet yağmurunda sırılsıklam olmak duasıyla...