ETCEP: Eğitimde  toplumsal cinsiyet eşitliği projesi...Toplumun her kesimine acilen anlatılması gereken bir proje. Çoğu insanın haberi yok kesinlikle. Henüz ‘naylon poşet' kadar bile ülke gündemine düşmüş değil.

İlk olarak şunu söyleyebiliriz; Avrupa Birliği ve Türkiye'nin finanse ettiği, Mili Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü sorumluluğunda 3 milyon 161 bin 500 Euro bütçeli bir proje olarak başlamış.

2014`te 10 pilot ilde       (Batman,İzmir,Karaman,Erzurum,Sivas,Samsun,Şanlıurfa,Mardin,Trabzon,Malatya) başlatılmış. 24 ay gibi bir süre biçilmiş. Daha sonra çok olumlu(!) sonuçlar alınınca; çok değerli-bizi bizden daha çok düşünen- her zaman bizden daha iyisini bilen büyüklerimiz(!) bu projeyi geliştirme-alanını büyütme gibi sözler vermişler. Halihazırda en son lise ve yüksek okullarda da projenin ayak seslerini duyuyoruz, gümbür gümbür!

Eğitimde cinsiyet eşitliği derken, amaçlarının cinsiyetleri aynılaştırma olmadığını özellikle belirtseler de, icraatlara bakıldığında kesinlikle ama kesinlikle cinsiyetlerin aynılaşması-benzemesi durumu ben buradayım diyor.

Şu var ki projenin söylem diline bakıldığında, eğitimde var olan cinsiyet odaklı bir eşitsizlik söz konusu ediliyor. Eşitsizliğin izalesi noktasında harıl harıl çalışan kahraman öğretmenler(!) ve motivasyon programlarıyla eğitimde cinsiyet eşitliği kazanmış mutlu-mesut öğrencilerden(!) bahsediliyor...

Bunun dışında bol bol seminerler, jan janlı konu başlıkları, ütopik toplumsal zaferler, cinsiyetlerinden soyutlanmış başarılı(!)bireylerin hikâye edildiği konuşmalar ve yine konuşmalar.

Ancak!

Boşuna dememişler, ‘ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.`

İcraatlarına baktığımızda, genel olarak etkinlikler, sportif faaliyetlerde göze çarpan aynılaşma-benzeşme durumu ne yazık ki.

İlimde/bilimde fırsat eşitliğini kimse hayâl etmesin bu projeyle.

Çünkü ortada böyle bir tablo yok. Tabloda ne mi var? Kısa şortlarıyla, bilmem kaç beygir gücünde koşan erkek gibi kızlar ve üç aşağı beş yukarı benzer tablolar.

 Peki, gözümüz aydın olsun mu diyeceğiz? Zira baksanıza yavrularımız, eğitimde cinsiyet eşitliğini yakalamış. Artık bizim de erkek gibi(!) basket oynayan, vurdu mu adam gibi(!) vuran karateci kızlarımız var. Ya da bir kuğu gibi süzülen, narin ve pembiş pisi pisileriyle izleyenleri mest eden(!) kız gibi oğullarımız var.

Tam bir kara mizah tablosu.

Eğitimde adalet olması yani herkese hakkının verilmesi yerine, cinsiyet eşitliği ile Yaratıcı'nın yaratma kodlarına müdahale edip, yeni kodlar yerleştirme çabası var bu projede. Kimse kendini kandırmasın.

Ayrıca, Avrupa Birliği kendi toplumları üzerinde yapacağı-yapmayı düşündüğü her projeyi nasıl oluyor da kendi sosyal dokusuyla uyuşmayan, inancı, fikri kısacası her şeyiyle tamamen farklı toplumlar üzerinde deneme cesaretini buluyor. Bu cesareti onlara kim veriyor?

Bu topluma sorulmadan çocukları üzerinde kendilerini sahip görenler mi var?

Sahip ve köle kavramları halâ işlevselliğini koruyor mu?

Yok, eğer böyle değilse eğitim ve öğretim konusundaki deneme-yanılma girişimlerinden artık bıktık!

Dokuz ay anne karnında nice zorluklarla dünyaya gelen, bin bir güçlükle, nice cefayla büyütülen yavrular kimsenin denek maymunu değildir-olamaz da. Bununla beraber hiç bir anne ve baba da bu durumda üç maymunu oynayamaz. Kimsenin böyle bir beklentisi olmasın.

Yine şu hakikatin altını çizelim, Kur`an-ı Kerim'de Rabbimiz, nesillerin ifsat edilmesi eyleminin zalimlerden sudur edeceğini ferman buyuruyor. Bu nedenle nesiller üzerinde uygulanacak her proje tekrar tekrar gözden geçirilmelidir. Adaletin zıddı zulüm vuku bulmasın diye... Ayrıca imanımız her alanda cinsiyetler arası adaleti benimser-eşitliği değil. Eşitlik adalet değildir, bilakis zulümdür.

Şu hatırlatmayı yapmazsak olmayacak!

Zaten cinsiyet eşitliği ülkemizde birçok alanda etkisini gösteriyor.

Artık kadın ve erkekler, dirsek dirseğe çalışıyor!

Özellikle de kılık kıyafette bariz bir cinsiyet eşitliği (!) söz konusu. Peki, kılık kıyafet neden bu kadar önemli?

Çünkü insan, giydiği kıyafetin hüviyetine bürünür. Hali ve tavrı da buna paralel olarak üslup kazanır.

Artık çocuk giysileri cinsiyetsiz üretiliyor!

Erkek ceketleri belden oymalı ve gömlekleri; pembe, lila vb. kadın renklerinden üretiliyor!

Artık mütedeyyin ailelerin kızları da tamamen erkek gibi giyinip sadece başlarındaki başörtü farkıyla beden dersi ve sportif aktivitelere katılabiliyor!

Müslüman bayanlar etek- elbise yerine pantolon tercih edip pardösülerini iki düğme açıp ya da çarşaflarının altındaki pantolonu rahatlıkla sergileyebiliyorlar!

Cinsiyet eşitliği önce giyimde sonra yaşamın her alanında uzunca bir zamandır zaten var yani.

Sanki cinsiyet eşitliği söz konusu olmuşken sakınmamız gerekenleri bir daha gözden geçirmemiz gerekecek...

Er-Rakib olandan hiçbir şeyin saklanamayacağının bilincinde olan, sakınanlardan olmak duasıyla...