Hikâyeyi herkes en azından benim kadar yahut benden daha iyi bilmektedir. Ülkenin kralı tüm büyüklere rağmen sadece bir çocuk tarafından kamuoyuna çıplaklığı ile ifşa olunur... “

Hikâyenin devamında dinleyici ne ile derslenmiştir acaba?

Bir kralın dâhi çıplak olabileceği ihtimali ile mi?

O kadar etrafı saran büyüklerin göz ardı ettiği yanılsamanın ne olduğu mu?

Kralın, bu çocuk olmasa, ne kadar daha çıplak kalabileceği mi?

Bu tarz soruları elbette ki çoğaltmamız mümkün ve muhtemel.

Hiç kimse çocuğun bu ifşasından sonra ki durumu ile ilgili soru sormamaktadır. Acaba bu çocuk bu ifşasından sonra başını kurtarabilmiş midir?

Veya bu açık görüşlülüğü ile taltife uğramış mıdır?

Büyükler hicap edip, küçülmüş müdür?

Algıda seçicilik denilen şeyin bizatihi kendisi olan bu okuma şekli niye insanları zihinsel iğdişe ittiği halde gözden ırak tutulur?

Ve yine bu durum aşikâr iken her zihin kendisini bu durumdan azade sayar?

Kurbanı öteki sayarken, aslında ötekinin kendisi olduğunu anlamazlıktan gelir?

Her ötekileştirmenin sebeb-i hikmeti; yönetenlerin yönettikleri ile ilgili bir nev`i güdülme psikolojisinin denekleri olduğunun anlaşılmaması için sarf edilen çaba oluşunun berikiler için kazanım sayılması ve kurbanın gönüllü olarak mezbahaya avdeti olmalı.

Müslüman olmanın, İslamcı olma ile bariz farkı; Müslümanın her durum ve şartta söyleyecek sözünün olması ve bu sözü hakikate mebni kılmasıdır. İslamcı güç ve kuvvete göre konuşlanır iken, Müslümanın hakikate göre güç ve kuvvete kafa tutması ile ilgilidir. Velev ki sonu bu itirazın neticesinde hayatının sonlanması ile hitam bulsun. Müslüman bilir ve emindir ki bu hayat, diğerinin mukaddimesi ve hasılasıdır. Seküler ideolojiye prim vermeden laisite hayat tarzına biat etmeden, hayatın ölmeyi göze alma ile kıymetleneceğini bilir ve imanı bu minval üzeredir.

Liberal ekonominin insanların tercihi ile ilgili karar mercii oluşu kapitalizmin zaferidir. Her durumu iktisat üzerinden değerlendiren zihniyet netice itibari ile mide ile iktidara bağlıdır. Ve bu bağlanış insanları kavganın tarafı kılarak bertaraf olmasına sebeptir.

Bir Cuma günü temaşa edilen durum ile hem mescitlerin, akabinde hem de bankaların tıka basa dolu oluşu durumumuz ile ilgili bir kanaat sahibi olmamızı kolaylaştırır

Emperyalizmin kolunu kanadını “İstiklâl Harbi” ile kırdık safsatası, kültürel emperyalizm ile ne duruma sokulduğumuzun resmidir. Yeşil Kuşak projesi bir hayâl değil, bizzat bizim elimizle Batı`ya ve sekülerizme sunduğumuz dini motifli tepsi içerisinde ki hediyemizdir. Savaş, istiklâl veya istikbâl savaşı. Her fert tercihi ile safını belli etmek zorunda. Mescidin namaz kıldırma memurunun safları sıklaştıralım nidası bizi kandırmamalı. İçimizden seçebileceğimiz bir namaz imamı bile bulamıyor isek, demokrasiyi ilelebet Demokles`in kılıcı gibi boynumuzun üzerinde hissetmemiz gayet tabii bir durumdur.

 Hâsılı : “Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe” değil; Adalet, Hürriyet ve Müsavat olmalı Müslüman bireyin amacı. Kurala uyan değil, kural koyan fertlerin dünyasıdır istikbâl.